31 Eki 2009

yarım yarım yarıldım

uzun zamandır google analytics'e bakmadığımı çaktım. az önce girdim neler aratıp gelmişler gördüm. takdim ediyorum, öhöm!

-adananın bihterle zorla seviştiği videoyu izle: abi tüm adana bihtere daldı da ben mi bilmiyorum? varsa öle bi video söleyin..

-aşkı memnudaki turkuaz bornoz: bunu bile aratıyor adam oha!

- corazon okunuşu: kora-tzs-on şeklinde anam.

- hey barmen bana bir bira beynimdeki fıstığa bir tekila: evet yawrum beynine fıstık kaçtığı açıkça ortada.

-msn hayatımı tesbih yaptım bazen çekiyorum bazen sallıyorum: hayatın amacını çözmüş, googlevari yaratık!!!

- senden daha mükemmelini yaratabilirim istersem: yok canım?!

- şimdi neredesin kimlerlesin napıyosun bilmiyorum: bi yandan bloga yazı girerken bi yandan müzik dinliyorum. tek gözüm de ispanyolca notlarımda. oldumu?

-kıçında pireler uçuşuyo: doğru tespit dostum.

- ebru polat güzel mi değil mi?: sarışın olmuş o kadın. aysun kayacının kopyası gibin. ı-ıh!

- bi kaç gün tatile çıkmalıyım adi: çık lan banane. niye adi oluyorum?

- refet hoca: evet ben de özledim bak.





ay daha çok uzatmak isterdim ama gözüme kestirdiklerim bunlar. yarın ispanyolca sertifika sınavım var: evet yawrularım temel kur bitiye, orta kur'a geçicem umarım... öpenzi.
--> Read more...

26 Eki 2009

uzun lafın kısası

içimde nası bi sıkıntı, nası bi kara delik.. anlatamam. sanki bi anda kötü bişiler olucak, şu anda bulunduğum yerden çok uzakta olucam gibi. sanki sevdiklerimi bi daha göremicem gibi..

bu aralar pek yazasım yok, üstelik yazacak malzeme çok. dalga geçilecek konular, üzerine espri yapılabilecek olaylar varken çevremde, her blog başına oturduğumda o sağ üstteki çarpıya gidiyor elim. bi zorlama olmaksızın.. kısıtlanmıyorum hiç bir şekilde, kimseden baskı görmüyorum. sevgilimi doya doya anlatmak istiyorum, yaşadıklarımızı.. eskisi gibi maddelerimin arasında boğulmak, bi sonraki maddeye ne yazacağımı düşünmek istiyorum.. aa bak bunu bloga yazmalıyım diye düşündüğüm şeyleri bilgisayar başına gelince kafamdan atıveriyorum.

korkuyorum, sevgilimi, sevdiklerimi kaybetmekten. günlerdir içimde bi boşluk, dolmayan. takip ettiğim bloggerlar bir bir bloglarını kapatırken, sanki hayata direnirmişcesine yazmam lazım aslında. bak ben hala ölmedim der gibi.. o kadar boş bakıyorum ki şu anda hayata.. sevgilim de olmasa...

bir an önce toparlanmak istiyorum.. upuzun yazılar yazmak, her okuduğum bloggera deste deste yorum bırakmak istiyorum yeniden. çok mu şey bu istediğim??
--> Read more...

21 Eki 2009

saf.

8-9 belki de 10 yaşındaydım. bilemiyorum.
o zaman aşırı moda olan bişi vardı, en azından bizim sınıfta.
telefonla birilerini işletmek.
eğer doğum günü partisi vs. varsa ve bir evde toplanmışsak, mutlaka rastgele numaralar arar işletirdik.
o zaman sadece süper FM bilirdik. her aradığımıza "Süper FMden müthiş hediyeler kazandınız" derdik. karşı taraf heycanlanırdı, anlardık sesinden. adreslerini alır, çat diye kapatırdık.
ardından inanılmaz kahkahalar yükselirdi.
nasıl da eğlenirdik, o zamanlar büyük stresti tabi ki, matematik sınavları, türkçe sınavları. ben o zamanlar ÖSS diye birşeyin varlığını bile bilmiyodum mesela. kuzenimin össye girdiği yıl öğrendim. o da milenyum zamanına falan denk geliyordu sanırım. neyse.
derslerimizin ağırlığını telefonla insanları işleterek attığımızı sanırdık.

eğer evde kimse yoksa, ve ben sıkılmışsam, ahizeyi elime alır, rastgele birini arar ve "pardon hanfendi/beyfendi, buzdolabınız çalışıyor mu?" derdim. karşımdaki ya çat diye kapatır, ya da gerçekten gidip bakardı çalışıp çalışmadığına.
ama bi keresinde ben çok fena kıstırıldım. karşı tarafın telefonu arayan numarayı gösteriyordu, ve adam beni aramıştı. bende nasıl bi korku, nasıl bi telaş.. az daha kızsaydı o amca bana, sanırım ağlayacaktım.

işte ben bu zamanlardaki saflığı özledim. henüz içimizdeki tek kötülüğün tanımadığımız birini kandırmak olduğuna inandığımız zamanları...

bunları neden mi yazdım? çünkü artık kötülüklerin haddi hesabı yok. hiç ummadığın bir zamanda ummadığın birinden gelebiliyor... o kötülük ne mi?? amaan boşverin, bana bunu yapan kendi hayal dünyasında yaşayan bi zavallı sadece...
--> Read more...

18 Eki 2009

otpüs.

şu otobüs içinde ne çeşit insan barındırıyo,bu gün bi kez daha anladım.
öncelikle bugünkü otobüs karışık sandwiç tadında idi.

* barack obama'nın gençlik halini gördüm desem yalan olmaz. kavruk ten, kıvırcık ötesi saçlar. burun desen zaten aynı. höh dedim artık ölsem de gam yemem sanırım.

* 2.si otobüs tıklım tıklım olduğundan yapışık ikiz olmak zorunda kaldığım teyze. bildiğin rahmetli aysel gürel. sadece bu teyzenin saçı kızıldı.

hayat garip lan.. vapurlar falan.



* bugün fotoğraf çektim adam akıllı ilk defa canonumla. en beğendiğimi buraya koyarak bu gereksiz postu burada bitiriyoree...




-fotoğraf alakasız biçimde ortaya çıktı. bu bıcırı tanımıyorum bile. ama kuğuları görüp heyecanlanmıştı.gözleri de açıktı o sıra. tam deklanşöre bastığım anda gözleri kapattı ve fotoğrafda *o kadar huzurluyum ki..* mesajı verir gibiydi...
--> Read more...

14 Eki 2009

domuzum, domuzsun, domuz...

okulumu çok seviyorum ya. hangi üniversitede bomba alarmı, domuz gribi korkusu falan bi anda yaşanabiliyo, ha?! bilkent çok renkli gerçekten, kımıl kımıl böle..

daha 2009da domuzuydu gribiydi bombasıydı diye bize adrenalin salgılatan bu okul kim bilir ben mezun olmadan neler örecek başımıza?

ay çok heycanlı!

* şakası bi yana, maske falan takanlar var. çok uzak değil virüsün çıktığı okul bizim kampüse. aradan kestirmeyle gidersen daha da yakın hem. diyorum ya, çok atraksiyonlu okuluz biz, çooook...
--> Read more...

9 Eki 2009

hayırdır ne oldu şişman mısın? bir gece ansızın dolaptasın


zayıflama zibiditiridisine gidiceğimi söylemişim. gittim de. anağm çin işkencesi dedikleri şey sanırım bu ola. yani aslnda değil de dur anlatayım(hele bi soluklan yiğenim)

pazartesi gittim, ölçüldüm tartıldım güzelcenek. yarın gel başlayalım dedi. piki dedim. son günüm dedim yemeğe abandım.
salı günü okuldan sonra çıktım gittim merkeze. önce bana bi takım kablolar bağladılar.kabloyu bağlamadan sıcak bezler koydular vucuduma. sandımki ısı kaybetmesin deyü kablo bağlıyolar. anam meğer elektrik verceklermiş! başlıyorum dedi kadın. ben gayet rahat hee tamam dedim. bi anda bişi geçti vücudumdan. ama nası bi gıdıklanma yaşıyorum,kikikiki demekten hık diye gidicem o derece! karın bölgem sedyeyle temas halinde olduğundan en çok karın bölgemde kikirdedim. üstekik 7 dakikada bir şiddeti değişiyor bu hedenin. tam alıştım oh derken bi anda yeniden kikiki başlıyo bende. bi de önceleri vücuduma 8888 adet iğneyi batırıyolarmış gibi oluyo. off off.

ardından gelen işkencemizin adı "powerpad". 10 dakika boyunca asena gibi titriyorum. valla gelsin yanımda titresin kapışalım 10 dakika. o derece süper. ama 5 dakikadan sonra bacaklarda yanma ve kaşıntı başlıyo, bende şuur falan kalmıyo şerefsizim. kaşımalıyım-kaşımamalıyım arası gidip geliyorum 5 dk. neyseki bu da bitiyo. ama bacaklarım az önce 150 derece fırına girmiş çıkmış kadar sıcak. şömine niyetine kullan yani.

sonraki aşama en kaymak kısmı. masaj yapıyor zayıflayacak bölgeme. gerçi ben masajla bulutlarda uçucam kuş kadar hafiflicem sandımdı ama çok haşin bi masaj. bi de karnıma yaparken esas işkenceyi çekiyorum açım çnkü :D karın boşluğuma bastırdıkça 10 kat daha acıkıyorum...


---

bugün 2. seansımdı. 13 kere daha gidicem ve umarım sonunda kurtulucam kilolardan. tabi rejim de var yanında. 1-2 saat sonra acıkıyo olmak dışında problemim yok. zaten görünüşe bakılırsa salıdan bu yana 1 kilo verdim bile. bunu görünce insan her işkenceye varım diyor.

---

okul çok yoğun, 4 gün okulum var 4 gün de quiz oluyorum. akşamları 10da sızıp kalıyorum falan.
stickerı da aldım sonunda, okula sorunsuz girip çıkıyore.
o değilde bugün sabahki dersim iptaldi. 1buçukta başlıcaktı dersim. gittim okula 1bçukta. doluştuk sınıfımıza. hoca bazında gelen giden yok. meğersem salı günü quizden sonra sınıfta kalan 5 kişiye cuma ders yok demiş. e 5 kişiye söyledin, kalan 40 kişiye noldu?! insan bi mail atar bişi yapar. koca bilkent yolunu dandirik bi quizi olmak için geldim sadece. o da 20 dakika sürdü... giden benzine yandım.

yarın canonla ilk çekimlerimi yapıcam umarım. akşama deviantartta yayınlarım.

şimdi ben kaçar. kib öpt bb!!

edit: hayır şişman değilim sadce bi kaç kilo fazlam var, ama her an bi gece buzdolabına dikilebilirim!
edit2: "ay az önce de koca bi pizza bitirdim inanırmısaaağn, steakhouse yedim patlıyooraam" gibi söylemlerde bulunanlar! kara listeye alınıyorsunuz haberiniz yok! ben burda her akşam ton balıklı salata ile iyi geçiniyorum tamammı!
--> Read more...

5 Eki 2009

bana kaderimin bir oyunu mu bu??!!

gene hastayım. hem de gene geberircesine. daha bayram dönüşü hastalıktan kurtulmuştum ben ya :S nerden çıktı hiç anlamadım. ayrıca neden TEK atatil günümde piyango bana vurdu onu da çözemedim. ateşim var, burnum tıkalı, kulağım sağırlaştı. hareket edecek gücüm yok ama yemek yapıyorum falan. üstelik az sonra kırtasiyeye gitmem lazım.

bugünün tek iyi haberi, trafik sınavını vermişim. çarşamba günü stickerı alıcam. bu da böyle işte.

neyse hastalık diyoduk.. sabah 9da eve telefon geldi. ilk seferinde sallamadım, uzun uzun çaldırdı arayan sonra sustu. ardından gene aradı. küfrederek yatağımdan çıktım. aloğğaa? dedim. "iyi günler hedelöhö inşaat şirketi mi?" , "öhhöööö öhhhööö (öksürük efekti, hastalık belirtisi-kısık bir sesle) hayır yanlış numara". ve çat diye kapadım. ardından behlülün söyleyiş tarzında "gerizekağğlııı" dedim ve yatağıma döndüm. 2.5 saat daha uyumuşum sonra ağrılarım izin vermedi. şu an uyusam yarına kadar uyanmam sanırım. ama uyuyacak vaktim yok. kırtasiyeye gidip istatistik kitabı parçalattıralacak, eve gelip pilav yapılacak, ev toplanacak. saat 6 civarı teyzem gelicek ve beni zayıflayabilmem için pasif cimnastik yöntemiyle tanıştıracak. doktorla günler ayarlanacak. eve gelinecek ders çalışılacak falan filan.

en iyisi mi ben kırtasiyeyle başlıyım.
--> Read more...

4 Eki 2009

eskiye dönüş

saçlarımı kahverengi yaptığım gündür bugün. 4 ekim... camentanın saçlarını "doğal haline döndürme çabaları"... aslında öyle bi çabam olmicaktı ama babam yakında her seferinde farklı bi renkle eve gelen bendenizi evlatlıktan reddedecekti artık. açık kahve yapmak istedim, turuncuların kapanmaz didiler. bana yalan söylediler :p

neyse işte diplerim "her zamanki gibi" açık renkte oldu. turuncuların üzeri koyu kahve. amaaan akacak zaten gene. en son 2 sene önce kahverengi yaptığımda(ondan önce kızıl balyaj vardı) iğrenç bi renge dönmüştü. bu sefer de olacak mı merak ediyorum.

ayrıca tüm itirazlarıma rağmen saçıma kat atan selamiye teşekkürler. fena olmadı len. ah bi de zorla fön çekmeselerdi.. resmen saçımı yola yola fön çekti gerzek çırak. aynadan pis bakışlar attım ama oralı bile olmadı. "sen yenisin galiba?" dedim içimden.

sonuç olarak 1 senelik kızıllık maceram sona erdi. kızılın her tonunu denedim resmen ama artık dayanamadım. koyu kumral yapmak istedimdi ama neye niyet neye kısmet koyu kahve geziniyoruz. hadi bakalım...
--> Read more...

2 Eki 2009

hoşgeldiiin :)

an itibariyle elimde canon eos 500D'mi tutuyorum.. vatana millete hayırlı olaa!!! :D
--> Read more...

matematik camiası şokta!!! Flaş Flaş!

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyelerinden X.Y. (adının baş harflerini bile yazmıcam o derece gizli bak - ki kendisi çooooook bilinen birinin eşi) 2 Ekim 2009 tarihinde verdiği hebelehöbölö221 dersinde müthiş bir teori geliştirdi.(ciddi giriş)

1in 1e bölümünde sonucun 0(yazıyla sıfır) olduğunu iddia eden X.Y. sonucun 1 olduğunu söyleyen öğrencilerine, "Hayır çocuklar sıfır olucakki sonucu 100 bulucaz." diyerek öğrencilerin fenalık geçirmesine sebep oldu. Ardından dayanamayan bir öğrencinin "Hocam biz k'ya 1 değerini veremeyiz" sözü üzerine neye uğradığını şaşıran X.Y. k harfine 1.1 değerini vererek öğrencilerini ölümden döndürdü.


:D:D:D büyük ihtimalle bu şekilde çıkardı gazetelerde bugün yaşadığımız bu olay. abi 1in 1e bölümü sıfır dedi :D:D:D dersin sonuna kadar kendimize gelemedik. hatta bence bunun yüzünden akıl sağlığını kaybeden bile var :D:D


edit: söz konusu olayda kullanılan denklem : 100.[1- 1/k] idi. k>1 için kullanılıyor idi.
bu denli şok edici olay ise 100.[1-1/1]=100 sonucundan sonra gelişti...
--> Read more...