29 Ara 2009

kaçınılmaz son.

her dönem "bu dönem günü gününe çalışıcam, acaip notlar alıcam. en birinci ben olucam" diye başlarsın...
sonra finale 1 gün kala dötün tutuşur da tüm dönemi öğrenmeye kasarsın ya...

kaçınılmaz son budur işte. THE END dediğin noktadır.

tam da muhasebe finali öncesi, tutuştum, yanıyorum.
acı acı bir gün olucak çarşamba.

akılsız baş... cezasını neler çekmiyo ki....

--------------------

muhtemelen bu yılın son yazısı olucak bu serzenişim. serzeniş de değil aslında, tam bir mallık benimkisi. çalışır yaparım dedim, çalışmadım. aptalmıyım? evet.

bu yılı değişik bi yazıyla kapatmayı planlıyodum. yeni yılı o şekilde açarım artık napalım...


ben 2009u sevmedim. bir an önce gitsin. hatta tarihlerden 8 ocak olsun ki tüm finaller bitsin. camenta özgür olsun.


hepinize musssmutlu bi 2010 diliyorum.... umarım her dileğiniz gerçekleşir.... umarım "keşke"leri tümden bırakıcağımız bir yıl olur...
--> Read more...

24 Ara 2009

zöf.

her muhasebe sınavından önce aynı tantana.
camenta çalışmak için bir hışım eve gelir. ardından yemek yer, tv izler, nette takılır... bu akşama kadar böyle devam eder.
hele bir de aşk-ı memnu varsa...

tadından yenmiyo bildiğin.

haftaya finallerim başlıyo ve ben hala laylaylom modunda takılıyorum.
ben nası büyük adam olucamm????
--> Read more...

22 Ara 2009

of ki ne of..

az önce yengem aradı. malum olaydan sonra ilk defa sesini duydum...
o kadar kötü geliyordu ki sesi, evet yengecim, tamam yengecim, söylerim yengecim dışında cümle kuramadım.
korktum.
yanlış bişi derim de bilmeden, kırılır üzülür diye.
olayın şokunu hala atlatamamış belli.
anca bir güç gelmiş teşekkür etmek için ilgilerimizden..
hala acıyor kalbi belli.
belki de gözyaşları dinmemiştir.

kıyamam ki ben yengeme..
onu öyle düşünmeye dayanamam ki....
--> Read more...

21 Ara 2009

....


bildiğin 1 haftadır sallamamışım blogu. ne kadar sinirlenmişsem lineer notuma artık :D

*brittany murphy ölmüş :S gece gece boğazıma bi düğüm atıldı sanki. çok beğenirdim ben o minyon kadını. ne kadar da güzeldi halbuse.

* geçen gece disko kralında medya kısmında bi kadın gösterdiler ya hani, hayalindeki erkek tipini anlatıyodu... döşü kıllı olacak falan. ben hala ona çok gülüyorum :D dün hardallara gittimdi, orda ona da izlettim. çok güldük biz.

* dün aylardır göremediğim bir arkadaşımı gördüm. aynı okulda olmama rağmen göremediğim bir arkadaşım. nası sarılmışsam artık "yawrum dur boğucaksın" dedi bana. kendimden korktum o an. ama napim kızım çok özlemiştim seni. halla hallaaa!!!

* burdan çıkarılacak sonuç : camenta ispanya dönüşü marula öle bi sarılcakki marulun iç organları ağzından çıkıcak.

* yılbaşı da geldi. 2 ocakda değil ama 3 ocakta 4 ocakta sınavlarım var. 3 ocaktaki tömerdeki sınav. ha bi de 31 aralıkta var ki o işte tadından yenmiyo. okul resmen bize "kır kıçını ders çalış" mesajı veriyo.

* geçen vişne şarabı içtim. ben onu yeni bişi sanıyodum lan. belki bunu burda yazarak benimle dalga geçmeniz için elinize koz veriyorum ama öyle. meğersem yıllardır varmış. nerden biliyim!
ayrıca tadını çok beğendim. 3 şişe olsun 3ünü de içerim. hatta 4.

* marulumun stajı okuluna çıktı. gitmiye uzaklara. ollleeeyyyy olllleeeeeeeyyyy!!

* kar yağsın artık bee... yeter yeteeeeerrrr..

* geniş aile dizisindeki zekai ne tip bi karakterdir ya. ne komik tiptir o. sırf onun için izlenesi.

* ben baya bişi yazıcaktım aslında.

* dün elime o kadar çok pürel sürdümki beyaz oldu bi anda elim. hayır pürel bağımlısı değilim. tömerdeki kursta manyak arkadaşlarım var. gelip gelip elime pürel döküyolar :D

* ben pazartesileri çok sıkılıyorum biliyonuz mu?

* finaller hemen gelip geçse ama geçirmese. hepsi çok iyi olsa. bi anda günlerden 8 ocak, saatlerden 10.30 olsun. lütfeeeğğğğnnnn..

* istanbuldaki yıllık kontrolümde de bi sorun çıkmasın.

* çok konuşmak istemiştimdi hepsini unuttum ya öff..


hadi adios!
--> Read more...

14 Ara 2009

o kadar çalışmamın, insanların sorularına tak diye cevap verebiliyo olmamın karşılığını koca bir ELLİ YEDİ alarak gördüm.

haketmiyorum 57yi, en az 70lik kağıt verdim, inanıyorum.

şu an hocaya çok pis sövüyorum.
--> Read more...

13 Ara 2009

L'uomo Che Ama


The Man Who Loves.. ülkemizdeki ismi ile Aşka Dair.

kusura bakmasınlar ama ben aşk adına bişi görmedim. birbirine artık seni sevmiyorum demeler falan... yea bi git.
sadece filmdeki gaylerin arasında bi aşk vardı gerçekten sanırım ki carlo'nun yaptığını ben de yapardım heralde. büyük bi karardı bence o yaptığı. onun dışında gerçekten bi aşk göremedim.

başrolde oynayan sakallı abimiz ıssız adam alper'in italya ayağı gibi. oldukça benziyor. ayrıca monica belluci oynuyor diye gidilen filmde o kadının sadece 15 dk. görünmesi.. başroller arasında geçiyo bi de ismi ya...
ayrıca bi yaşlanmış hüzünlendik marulla. eskisi gibi afet değil. ama hala o diğer kadın oyuncudan güzel. o neydi öle zaten ya ne kadar çirkin bi kadındı. öhh.

ayrıca filmde bi kadın vardı, kendi sesiyle oynamıyo belli ama en azından ağzını dublaj yapanın da uyabileceği şekilde oynatsaymış keşke. film boyunca o kadına taktım. kadını seslendiren italyanca sözler söylerken rolü oynayan teyze resmen tarzanca konuşuyordu. alakası yoktu duyduğumla kadının ağız hareketlerinin. kocaman bi SIFIR verdim bu yönden filme. hiç mi fark edilmez abi?!!

ayrıca italyanca=ispanyolca. kanıtlandı artık. cümlede 5 kelime varsa 3 ü ispanyolcayla aynı. doğal olarak filmin yarısını alt yazı olmadan anlayabildim. helal bana. kocaman alkışlar istemekteyim.

---

günüme gelicek olursak marulla oldukça muhteşem hatta süper ötesi bir gün geçirdik. seviyorum ben bu adamı çok. seviyorum ulaaaaaan!!!!
bi de bana bonibon aldı. yerim seni marul kafaaaammm!!!!!


böyledeboşyazıyazarım.

herkese iyi geceleerrr.
--> Read more...

10 Ara 2009

kendime not

bugün linear algebra vizene harbi sıkı kastığın,
internet başında vıcık vıcık oyalanmadığın,
bildiğin kafanı kaldırmadan çalıştığın için

kendini ödüllendir.

vizeden 70 üstü not gelirse çıldırıp, istediğini yapmakta serbestsin dostum.

hadi kolay gele saat 17.30daki sınavında.
adios.

(kendi kendine konuşan LinearAlgebraMania hastalığına yakalanan blogger)
--> Read more...

6 Ara 2009

daldan dala, dal dal daldan dala..


daldan dala geçebilitem çok yüksek, uyarmadı demeyin ha. maddelemeyi özledim. hasret gidereyim eccik.

- olm şaka maka 25 gün sonra finaller adlı güzide dönem geliyor. hey yawrum hey bi bakmışın mezun olmuşuz çalışıyoruz falan.

-hayır bi de finaller yılbaşını da içine alıyo tamam mı, gıcık hocanın teki çıkıp da 2 ocağa sınav koyarsa öle apışayazarım. çünküm eğer çıkarsak yılbaşı gecesi, ben içer içerim, ertesi gün başım çok ağrır sonra çalışamam falan. burayı okuyan bilkentli hocalar falan varsa sesleniyim, yapmayın olm lan :(

- geçenlerde tyler dördının blogunda gezinirken, bayadır okumuyomuşum eski yazılarına falan bakınıyorum, böle bi yazı okudum. içime bişi oturdu. nie buralarda yok lan dedim. ağladım falan. yok be ne ağlıcam. ama üzüldüm.
YEMEK BURSU varmış itüde. sen hem güzel boğaz manzaralı kampüste oku, bi de yemek bursu çıksın. ben de dağ bayır tepe falan. yemeklere tabldotsa 4-5 değilse 6-7-8 bayılan kendi halinde bi ankaralıyım.
acilen bu sistemin bilkente gelmesi lazım.
düşünsene yemek bursun var, para vermiyosun yemeğe. havalısın bildiğin.
ya da ne biliyim bilkentte "her şey dahil" sistem olsa, yıllık paranın için de yemek de olsa. hayat bayram olsa?

- bizim ispanyolca hocası saçlarını kestirmiş. 0.3 dediğimiz olay var ya, heh oldan olmuş. öğlen derse gittik, kapıda bekliyoruz arkadaşla. içerden biri çıktı "holaa" dedi. bakıyorum, tanıyorum bi yerden ama nerden. sonra dank etti bizm hoca diye. ben de merhaba hocam falan dedim. ama arakdaş hala algılayamadı. sonra onun da jeton düşünce aaa---aaaaaaaaa dedik, çok büyük şok yaşadık. ama hala o örgü şeklindeki kuyruk gitmemiş. vazgeçemiyo adam bildiğin organ olarak görüyo zannımda. tieallam.

- ispanyolcada orta1 kuru bitio hacı. 1 ay sonra ispanyolcanın yarısını öğrenmiş olcam. ne çabuk geçti be, höh!

- ben yazın ispanyaya dil kursuna gitmeyi düşünmekteyim, marulum oldukça takmış bu konuya. nası yollucam 1 ay nası olucak falan. sevgilim en geç yarın akşam üstü burayı okucaksın, sana bi soru, sen 3 ay staja ankara dışına gidersen ben napıcam hağğ??!! bunu düşündün mü? :M:M:M
üstelik doğum günümü de içine alan bi süreç. vallaha bırakmam. gidemen. bi de diyosun ya tatlım zorunlu değil diye, e bu sene yapmıcam da ne zaman yapıcam dil kursunu?? neden msnden sormadım bilmiyorum, maksat artistlik olsun :D:D:D

- şu final dönemi bi geçsin istanbula yolculuk var. çok özledim aile dostlarımızı ben. bi de kamili de özledim tabi. 1.5 senedir görmedim.

- haftaya kuzenim geliyor. süpersonik atraksiyonlu fotoğraflar çekebiliriz, zaten çekersek hem burada hem de deviant adresimde yayınlarım ki.

- aklıma daha yazıcak bişi gelmedi. son olarak, ispanyol ezgilerine meraklı olanlar, bana böyle güzel, insanı sakinleştiren, gitar tınılarının bol olduğu şarkıları önerirse çok mutlu olurum.

şimdiden tişküğğğrrr.

hepinize iyi geceler!!
--> Read more...

2 Ara 2009

yeteerrr!!

teker teker gelin lan!!! 3 günde 3333 şey yaşayarak yeni bi rekora imza attım.
daha fazla yaş akmasın istiyorum.
daha fazla üzülmemek.

ben sevgilimle huzur dolu bi hayat yaşamak istiyorum.
gerisi mi?
ben sevgilimle olayım da...
o beni bir sarsın da hele...
gerisi elbet gelir...
--> Read more...

30 Kas 2009

doğmamış...

daha 3 gün olmuştu öğreneli, sevincimi bloga taşıyalı..
isim bile bulmuştuk biz ona halbuki.
efe..
efe olması için sonsuza kadar yalvarabilirdim, kendimi yerden yere vurabilirdim.
az değil, 14 sene sonra aileden bi bebek sevicektim. en son kardeşimdi kokladığım..
kendimi herşeye o kadar inandırmıştım ki 3 günde... annemlerden onay çıkmıştı doğuma girip fotoğraf çekmem için.. nisan sonuna dair her planı bir anda erteleyebilirdim ben bu küçük mucize için..

olmadı.
efenin daha fazla yaşamıcanı öğrendik bu sabah dayımdan gelen telefonla. efe diyorum çünkü gerçekten kendimi efe olucağına hazırladım. yalnızca 72 saat içinde.. oysaki daha 5 ay vardı önünde doğması için.
o gitmeyi tercih etti...

yengemin ilerleyen yaşı ve biraz kilolu olmasının da etkisiyle rahmin bebeği tutamadığını öğrendik. dün gece yengemi hastaneye kaldırmışlar. fenalaşmış. doğum başlangıcıymış ama hiç bir belirtisi yokmuş. bir kaç saat içerisinde alacaklar doğmamış kuzenimi.

kendi bebeğim olsa ancak bu kadar üzülebilirdim, ancak bu kadar susabilirdim. yıllardır beklediğimiz haber yalnızca 4 ay sonra bizi bırakıp gitti. oysa biz daha öğreneli 3 gün olmuşken..
keşke yengemin yanında olabilsem keşke ona destek olabilsem...


maviş gözlerinin ne kadar ıslandığını düşündükçe yüreğimden giden parçalar bir gün bir yerde birleşir mi acaba?
--> Read more...

29 Kas 2009

çocukluğuma dair anılar gitti sanki..

sabah kahvaltı yaparken, minik hallerime dair hatırladığım her olayda var olan dünyalar güzeli arkadaşımın dünyalar tatlısı babasının vefat ettiğini öğrendim. zaten kuş kadar yaptığım kahvaltı bana o saniyeden sonra eziyet oldu.

en güzel cuma akşamlarını barındıran o yıllar bir anda buhar oldu gitti sanki. zaten ben daha küçükken onlar istanbula taşınmışlardı. ayda yılda bir haber alıyorduk, ama alıyorduk gene. oralarda bi yerlerde çocukluğum yatıyordu, rahattım. şimdi ise kalbime saplanan bir ok var ve eminimki oradan gitmeyecek, beni acıtmaya devam edecek.

son 3 senede yeteri kadar yakın kaybetmiş olmam, bu hüzünlü sabahla son bulsun. daha fazla ne sevdiklerimin aileleri üzülsün, ne de benim kalbime hançerler saplansın..

hatırımda hep babamın göbekli arkadaşı olarak kalan ali amcam, çocukluğuma kazınan hatıralarımda yer aldığın, mükemmel kızınla beni tanıştırdığın için hiç bir zaman teşekkür edemedim sana.... çok özür dilerim...
--> Read more...

27 Kas 2009

bebek sevinci!

asla ve asla çocuk sahibi olmayı düşünmeyen dayım, ona karşı inatla çocuk isteyen yengem!

yengem galip gelmiş sonunda :D 4 aylık hamileymiş benim sarı saçlı maviş gözlü yengem... 2 ay önce antalyaya gittiğimde hamileymiş yani, ama söylemek istememişler. tüm testlerden geçip bebeğin sapasağlam olduğundan emin olmak istemişler. 4 aylık bi oğluşumuz var yani yengemin karnında.... :) beslenir ki!:D

şimdiden bebek kıyafetleri bakmaya başladım, hayatında tek isteği çocuk doğurmak olan ben için o kadar önemli ki bu oğluş şimdi... gözümden bile sakınırım onu ben...

aile de gene tek kız yeğen benim.. sanırım bu gidişle de benden başka kız olmayacak :D 2 tarafta da mı kız eksiği olur arkadaş! :D

derdi tasayı unuttuk, oğluşumuza isim aramaya başladık. sanki biz doğuruyoruz ailecek, bize noluyosa :D ama eminim ki oğluşumuzun adını dayım koyacak. aha da buraya yazdım...
--> Read more...

26 Kas 2009

bir günün anatomisi..


şimdi alttaki postta saçmalamış olduğum için dünü madde madde şeklinde bu postta anlatmaya karar verdim.

-saat 1-1.30 arası falan hardal bize geldi. yavşaklığın sınırlarını zorlayarak "hoş geldin balımmm" diyerek karşıladım kendisini, evimize ilk gelişiydi, korkmuş olabilir doğal yaşantımdan.

- o gelmeden önce evi topladım, odamda fazladan tek bi şey bile olmamasına dikkat ettim, niye bilmiyorum içimden öyle geldi.

- web camden saçma saçma dinamik resimler oluşturduk, bi ara avatarımda gezmekteydi dün akşam. arkadaşlarım bana "ohaeaaaaeae ben de istiyorum ondan!" dediler. özendiler. huh. ben buldum ben buldum!!!!!

- sonra panoraya yürüdük, yemeğe çıktık. tam yemek katına girdik ki kardeşim belirdi uzaktan. elinde dondurmayla geldi bana "yalaa" diye uzattı. hardal buna pek bi güldü:D kardeşim anlam vermek istedi ama vermedi falan :D daha sonra kardeşimin arkadaşlarına "afiet osssuuun gençllleeer" diyerek iğrenç abla dalındaki ödülümü kimseye kaptırmadım.

- yemek yedikten sonra sinema biletlerini aldık. bu sırada hardal "köfre yağmuru" mu ne öle bi filmin afişini görüp, köfteden korkarım ben dedi. of o an gülme krizine girebilirdim :D

- 3 saate yakın dolandık koskoca panorada ve kışlık şey bulamadık. adamlar incecik şeyler satıyor hala. kalınlara dair tek şeyler yünlüler. ve yünlüler beni kaşınma manyağı yaptığı için onlardan uzak durmaya karar verdim. sonra eve gelince gördüm ki annem bana süper über tatlı bi kazak almış. yerim.

- filme girdik, önceden mısırı yiyerek beni çileden çıkartan hardala ayar çektim :D:D film başlamadan yersen bi tane daha kafanı kırarım dedim. sevmiyorum mısırın önceden bitmesini. elim boş kalıyor sonra. reklamlarda hardal "eöö ya yiyiimmi" diyince, ye ulan yeee dedim ve pes ettim :D

- alttaki postta da söylediğim gibi film tam başlarken "edvııığğrrddd" diye çığırdı hardal. sonra da gülme krizine girdik işte :D asıl amacımız filme karşı oluşan edward ve jacob manyaklığıyla dalga geçmekti. neyse.

- edward kadar çirkin bi tip yok şu filmde ha. başrol oyuncusunu en tipsize vermişler. ergenler de edward diye peşinden koşuyo. gerçi akıllanmışlar artık jacob diyolarmış. nerde robert pattinson'ın harry potter daki karizması nerde şimdiki sümsüklüğü... çok şımardı bu çocuk çok! :D

- jacobun saçları uzun halindeyken hardal sürekli ya bu varoş yaaa ya iğrenç yaa dedi. dedim bak saçlar gidicek şimdi.. :D herif o uzun saçlı halindeyken tshirtü çıkarıp kas show yapınca salondan uuuwwww woooaaaa falan gibi sesler geldi. hayvan gibi çalışmış 91li taylor kardeşimiz o vücut için. ilk filmden sonra 15 kilo vermiş ki bu da bana "what the fuck maaaan" dedirtti. ben 3 ay össye çalışsam şimdi odtüde okuyo olurdum.

- film arasında konuştuğum marulum bana panorada olduğunu süpriz yapmak istediğini söyledi. ehiehi oldum bi an. çnkü bi kaç gündür aramız çok da iyi değildi. dayanamamışşşş :D yerim!

- filmin 2. yarısında saçları kısa olarak beliren jacobu görünce hardal bi yutkundu. hissettim onu ben:D film çıkışında "bi de varoş diyodun ehi" dedim. filmden çok 91li taylorın kaslarını izlediğimiz için filmin konusundan sapıldığını düşünüyorum. gişe yapmak için ne kadar vücutlu adam varsa toplamış, yarı çıplak oynatmışlar.

- bi tek ben mi iddia ediyorum bilmiyorum. edwardın baklavaları kalemle çizilmiş. çünkü zaten herifi pudra manyağından beter etmişlerdi. ayrıca da 0 bedenden daha ince bi erkek... iğrenç lan. öff :D

- çıkışta marulum bizi bekliyodu. önce hardalı durağa bıraktık, sonra panoraya döndük. o arada marulun dayısı da panoradaymış. tanıştık falan :M ancak bu kadar saçmalayabilirdim bence :( arabadan inerken saat akşam 10du ve ben "iyi günlerr ayy yani iyi akşamlar?!" dedim ve inince iyi günler ne yaaa dedim kendime. marul bana dayısının benden daha fazla saçmaladığını söyledi:D dediğine göre ikimizde kasmışız baya... ama sevmiş dayısı beniii :)

öyle yani... sonuç olarak günümüz 91li taylorın kasları üzerine kurulmuş oldu. bir de biri bana açıklar mı: neden bella swan abla her sahnede ağzı açık dolanıyor?!!
--> Read more...

25 Kas 2009

bir günlüğüne ergen kafası yaşamak

bugün inatçı hardal hanım kızımızla new moona gittik, önceden dedikki, efendim bi günlüğüne "edvııırrrdddd, ceykııııpppp" diyelim.

girdik salona, full ergen yeni sivilce çıkaran, hormonları yeni yeni faaliyete geçen kızlar gelmeye başladı. arada tek tük erkek var, sevgilileri zorlamş :D ha bi de bi AMCA. tek başınaydı. yorum yok.

şimdi filmi anlatmıcam, zaten gereksiz yere uzatılmıştı. son sahneler inanılmaz gereksizdi bana göre. tek bir yer dikkatimi çekti, jacob denen 91li(!) kardeşimiz üzerini çıkarırken salondaki kızlar wuaaaa efekti verdiler efendim. biz bu durum karşısında kikirdemelerimizi tutamadık.
haa bi de tam film başlarken hardal en tiz sesiyle "edvııığğğrrrddd" diye çığırdı, bi 5 dk falan güldük sanırım :D:D


daha sonra bizi sinemanın dışında bekleyen marulla buluştuk, onunla da gayet güzel 2 saat geçirdim ki bugünün önemi benim için çok ayrıydı ;) belki onu da sonraki postlarımda anlatırım.

gene yazıcaklarımı unuttum ben ya :D daha mantıklı bi postta görüşmek üzere...
--> Read more...

23 Kas 2009

domuz gribi aşısı...

olmalı mı, olmamalı mı?...

az önce masada bunu konuştuk annemlerle. babam bence hata yapıyoruz olmamakla dedi, annem kararsız. ben önceden olmicam demiştim...aşıdan dolayı hastanede yatan da var, aşıdan sonra çok daha sağlam olan da. annemle babam büyük ihtimalle domuz gribini geçirdiler. çünkü günlerce süründüler evde. ben de hafif atlattığımı sanıyorum. ama emin değiliz...

aşı olan/olmak isteyen ya da asla olmicam diyenler..

yorumlarınızla beni bi aydınlatsanız??
--> Read more...

16 Kas 2009

hastane zamanları

bu yazıyı neden bu kadar geç giriyorum bilmiyorum. söz uçar yazı kalır felsefesinden yola çıkmış olabilirim.
aşağıda okuyacaklarınız (ileriki zamanlarda unutmayayım, hayatımın en zor anları çünkü, dönüp döüp okuyabileyim diye yazıyorum) 2007 senesinde 8-9 ay içerisinde olanlardır. genelde hüzünlü ama nedense hep dalga geçilcek(neresiyle dalga geçebilceksem) bi yan bulduğum zamanlar.

yıl 2006.. bakma sen tepede 2007 dediğime. 2006-2007 öretim yılı işte.
aylardan eylül.

nadiren de olsa başım dönüyor. oda etrafımda dönme dolap adeta. önemsemiyorum ama. hızlı kalktım ya?lara bağlıyorum hep. ama bir zaman geliyorki ben o ara yataktayım, uzanmış haldeyim. gözüm bile kararıyor. başım korkunç derecede sızlıyor.
anneme söylüyorum bunu. doktora götürüyor. doktor öss yılım olduğu için strese bağlıyor. halbuki stresle işim yok o zamanlar. öss şeyimde bile değil çünkü fizik kimya yapamadığım için össyi kazanabileceğimi düşünmüyorum.

bir kaç ay gene aralıklarla dönüyor başım. bazen hafif bazen öldürücü şekilde şiddetli. "hah stres cağnııımm" diyip takmıyorum bile.
aylardan nisana geldiğimiz zaman baş dönmelerim o kadar şiddetli bil hal alıyorki gene doktorda buluyorum kendimi.
stres olup olmadığımı soruyor. hayır diye cevaplıyorum. hiç stresli değilim. ama kurtarın beni bu baş dönmesinden. bir kaç test yapıyor. sonuç yok.
başın döndüğü an nerde olursan ol yanıma gel diyor. peki diyip gidiyorum.
aradan çok zaman geçmeden okulda yakalıyor beni baş dönmesi. dersin tam ortasında. kafamı sıraya gömüp geçmesini bekliyorum. geçmiyor illet. annemi aramak için izin istiyorum. annem gelip beni alıyor. doktora gidiyoruz. bu şekilde 2-3 kere gidiyorum doktora. dengeyle ilişikli problemlerimin olmadığını söylüyor. 2398219 doktordan gelen raporlara bakıyor. MR istiyor benden son çare.

o güne kadar MR nedir bilmeyen ben, MRa giriyorum. dat dat dut dut sesleri arasında kendime melodiler uydurup 40 dk sıkılmamaca oyunu oynuyorum. hangi sesin ne zaman geleceğini bile çözüyorum.

doktor MR sonuçlarıma bakıyor. temiz. ama MRı çeken görevli Hipofiz MRı çektirmemi öneriyor. bir kez de onun için giriyorum alete. bu sefer işkence 20 dk. önceden tecrübeliyim ya, şarkı sözleri falan yazıyorum seslere.

aradan 2 hafta fln geçiyor. hormonal testleri göstermek için bi doktora gidiyorum. kadın tümör ama önemli değil diyor. anneme bakıyorum. biliyorum sende ne olduğunu bakışı atıyor bana. ben ise şaşkınım. benimle ilgli olan bir şeyde en son benim haberim oluyor. doktordan çıkınca sokak ortasında annemi azarlıyorum. ölsem gebersem gene söylemeyeceksin değil mi? kaç ay ömrüm kalmış 1 miii? kurtuluyosun bendennn! diye bağırıyorum. babam beni zor sakinleştiriyor.

hazmedemiyorum böyle bir şeyi. her ne kadar bana iyi huyu olduğu söylense de yediremiyorum. korkuyorum bir yandan. ya kötü huyluya dönerse? ya ben istediklerimi yapamadan ölürsem?

ankarada en iyi olduğu söylenen hacettepedeki bir doktora gidiyorum. ameliat tarihini belirleyecek. hala aylardan nisan. öss öncesi bu işi yapmak olmaz, össden hemen sonra bana gel diyor. fazla uzatmadan bitirelim bu işi.

2 ay karnımda yumrukla geziyorum. bir kaç kişi biliyor ameliat olacağımı. çok kişiye söyleyip de acıtasyon yapmıyorum. sadece tek bir güzelliğinden faydalanıyorum. beni üzmemeleri gerek. bilen herkese "üzme lan beni ölürüm bak!" diyorum.

öss geliyor geçiyor. 2 gün sonra hastaneye gidiyorum. yarın gel yatırıcaz seni. testler yapmamız lazım, anca cuma alırız ameliyata diyorlar. peki diyorum.

yatıyorum hastaneye. ama yattığım gece konseri var dumanın. arkadaşlara da söz vermiştim üstelik. "hastanede yatıyorum ben, bu akşam gelemicem" diyorum. anlayışla karşılıyorlar. 2 gün boyunca testler yapılıyor. ameliattan önceki gece 4 saatline eve gidebilirsin, git dinlen ama bomba gibi gel diyorlar. heee kolaydı sanki bomba olmak. beynin bi parçası olan hipofizimle oynaşıcaklar yarın!!

eve gidince msnde mllete "ölürsem kabrime gelme istemeeğğğmmm" geyiği yapıyorum. endişeliler. ama ben kendi endişemi salaklıklarımla ört bas etmeye çalışıyorum. güçlü kızım ya sanki.

ameliat sabahı oluyor. ilk önce ameliat ben olucam o gün. 13 tane ameliathane var. ben 7. sinde olucam. kapıda bekletiyorlar beni sedyede. önümdeki sedyede bir bebek ağlaması. bir anda kafamda bi asistan beliriyor. "merhabaaa camentaaa ben ameliat ekibinden bıkbıkbık, nasılsın bakalımmm" diyor. "bomba cağnııım" diyorum. o arada gözlerimin bebekde olduğunu görüyor. "4 günlük daha.." diyor. ama bellki bir sorunu var. yoksa ameliathanede ne işi var?

içeriye giriyorum. inanılmaz lüks. tam önümde koca bir ekran. plazma. hemşire "oradan ameliatın gidişini izlicez" diyor daha ben sormadan. o sırada başka bir asistan disko müziği diye adlandırabileceğimiz bir müzik açıyor. dehşetle bakıyorum. "lan bunlar eller havaya modunda mı beynime giricek?" anlıyor bakışlarımdan. "havaya gir diye açıyoruz, yoksa klasik müzik dinleriz" diyor. enteresan. o sırada sarı saçlı hemşire "şimdi sana narkoz vericem" diyor. damar yolum zaten 2 gündür açık. zor olmuyor onun için. "şimdi uyuy...." gerisini hatırlamıyorum.

uykulu halimden bir sarsıntı uyandırıyor beni. hemşirelerden biri bacağımı olağan hızla sarsıyor. "camentaaa"... ne var mınakissss! diyemiyorum tabiki. o an idrak ediyorum ameliyattan çıktığımı. ve de sedyeye düğümlenmiş olduğumu. panik olur da kaçmaya çalışırım diye bağlamışlar beni sedyeye. ama ben kıvrak bir hareketle sağ bacağımı düğümden kurtarıyorum. hemşire bana "bak annenle baban.." diyor. ihi diye gülümsemeye çalışıyorum ama gözümü açamıyorum. 2 dk sonra babamların yanına gittiğimde babamların tüm şirketinin hastanede olduğunu görüyorum. mtlu oluyorum. "tüm ameliyatı izledik" diyor babam. ekranlar varmış, izleniyormuşum her açıdan. ne manyaklık ama!

yoğun bakıma alıyorlar beni. hadi biraz dinlen diye. ama uykum yok. mal mal etrafı izliyorum. bir anda hareketlilik oluyor. doktorlar girip çıkıyor. sonra bir adam sedyeyle üzeri örtülmüş şekilde dışarı çıkartılıyor. bakakalıyorum. ölüme ilk defa bu kadar yakınım çünkü. tüylerim ürperiyor. sabit bir noktaya bakıyorum dakikalarca. tam o sırada içeriye bi kadın ve bi adam geliyor. yanımdaki yatağa oturuyor. o an bakıyorum yan yatağa. ameliyata girerken önümde olan bebek... annesinin kucağında. hareketsiz. ilk defa düşünme yetimi kaybediyorum. anne ağlıyor. baba isyan ediyor. gözlerim nemleniyor ama bişey diyemiyorum. dersem suçlu olucakmışım gibi geliyor. bir kaç saniye sonra bebek bir çarşafa sarılıyor ve uzaklaşıyor. o an yaşamı sorguladığım ilk an oluyor....


yaklaşık 3 saat sonra hemşireler geliyor. uyumadın mı diyorlar. ne mümkün. 5 dakika arayla 2 ölüm geçmiş hayatımdan. hala şokundayım. beni tekrar MRa sokacaklarını söylüyorlar. götürülüyorum. annemle babam yoğun bakımın dışında beni bekliyorlar. beni gören annem yerinden kalkıp yanıma geliyor. MR odasına kadar yanımda yürüyor. sıra bekliyoruz odaya girebilmek için. annem iyimisin diyor. cevap veremiyorum. boğazım düğümlenmiş. 3 dakika kadar sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorum. "öldüleer" diyorum sadece. annem benim hayal gördüğümü sanıyor. kim öldü diyor korkarak. "adam ve bebek" diye kekeliyorum. tüm hastaneden duyulabilecek şekilde ağlıyorum. yıllardır ağlamamış da hepsini bir anda dışa dökmüş gibi. susturamıyorlar beni. hasta yakınları korku dolu gözlerle bana bakarken hakkımda konuşmaya başlıyor. MRa girdiğimde hala ağlıyorum. bu yüzden zor oluyor MR çekmeleri. ama 20 dk içinde azıcık da olsa uyuyabiliyorum. çıktığımda gözlerim şişmiş, boğazım acırken buluyorum kendimi. tekrar yoğun bakıma alınıyorum.

yemek yedirmeye çalışıyor hemşireler. istemiyorum. zor insanı oynuyorum. karşı yatağımda bir teyze var. yanımdaki hemşireye "seni memedime alam mı" diyor. gülmek istiyorum gülemiyorum. muzur bir bakış atıyorum hemşireye."aldırma seeen" diyor gülerek. tüm yoğun bakım ünitesi kahkahalardan kırılıyor. hemşireden yanıt alamayınca bana çeviriyor ibreyi teyze. memedinin içkisi kumarı olmadığını söylüyor. umursamıyorum. bir kaç saat daha uyumadan etrafı izliyorum. kanayan burnumu temizliyorum(ameliat burnumdan beyne ulaşarak oldu)

akşam saatlerinde doktorlar beni ziyarete geliyor. "sıkıldın mı" diyorlar. evettt diyorum. ne olur götürün beni burdan. "ilk defa bir hastamızı 24 saat geçmeden çıkarıyoruz bak kıymetini bil" diyorlar. gerçekten de 8 saat sonra odama çıkarılıyorum.

o an özgürlük bu diyorum. ziyaret saati bitmesine rağmen kaçak girişle benim yanıma gelen tanıdıklarla sohbet ediyorum. herkes gittikten sonra annemle baş başa kalıyoruz. bitti diyor. geçti işte. bana kahve alması için yolluyorum onu. telefonumu alıp sırayla beni merak edenleri arıyorum. şaşırıyorlar çabuk çıkmış olmama. "eh" diyorum. "farkımız, hızımız".

ertesi gün hormon dengelerini ölçmek için su içmeyi yasaklıyorlar. günde 2 bardak içmeme izin veriyorlar. geceleri anneme yalvarıyorum su diye. inat ya, vermiyor. ertesi sabah tuvalete gittiğimde musluğa takılıyor gözüm. el yıkıyorum adı altında su içmeye başlıyorum. alışkanlık oluyor. günde 15 kere tuvalet diye gidip su içiyorum. doktorlar şaşırıyor tabi. 2 bardak su içen kızdan 10 litre su çıkmasına. hastanede kalış sürem de uzuyor böylece. su çıkışını(!) kontrol altına almaya çalışıyorlar. bana verdikleri su miktarları arttıkça ben de musluktan içmeyi bırakıyorum. bir gün müjdeyi veriyorlar. yarın taburcusun...

eve gelince kendimi inceliyorum. çökmüşüm... günde 30 kere kan alınmasından dolayı kollarım mosmor. gören eroinman sanıcak. ama olsun... evimdeyim...

-------------------


bu ameliyat hayatımda bir çok şeyi değiştirdi. ruhsal açıdan olaylara girersem çıkamam. o yüzden fiziksellere bakalım: hala burnum acır ara ara. nasıl girmişlerse artık... su kaydıraklarından kayamam mesela. 3 gün kafam güzel oluyor... hormonlarımla oynanmış olması ve narkozun etkisiyle geçen 2 senede 10 kilo aldım. bunun 5ini verdim yavaş yavaş. gözüm kalan 5inde... senede 1 kez istanbula kontrole gidiyorum. neden istanbul derseniz.. çok uzun hikayesi var. ayrı bir blog konusu.

hayatımın en önemli senesiydi bu sene. öss stresine bağlanılan baş dönmelerinin ardından tümör çıkacağı kimsenin aklına bile gelemezdi...
--> Read more...

14 Kas 2009

domuzlar sardı dört bir yanımı

bayram haftası tümden tatil edildi bilkent üniversitesi. domuz gribine ek önlemler almak üzere. tatil çok güzel ama, her sınıfta en az 3-4 kişinin domuz gribinden raporlu olması hiç hoş değil elbet.

korkuyoruz, panik halindeyiz. ölümler gırla giderken ortalıkta hala dalga geçilecek şeyler bulmamız da ayrı trajik.

bugün nedense keyfim yok. daha fazla yazmak istemiyorum.
--> Read more...

12 Kas 2009

uykuuu uykuuu tek isteğim buyduuu


uyuyamıyorum.. ya dersler engel ya da okul saatlerim ve kurs. bugün dersimi asıp gitmeyeyim uyuyayım dedim. annemin 10 günlük izin alması bu süre içine denk geldi iyi mi?!

sabah 9da kaldırdı önce, gitmiyomusun diye. hoca dersi iptal etti diye salladım ve yastığıma tekrar gömüldüm. abartısız her 10 dkda bir gelip uyan hadi dedi.
10 a kadar dayanabildim.
ardından işkence başladı. odamdaki dolaplar insanlık namına düzenlendi.
ya ben uyucaktım yeeaaa ile başlayan öff ne gereği var dolap düzenlemenin diye devam eden yakarışlarım yastık yememle son buldu. daha doğrusu yastk tam bana çarpıcakken kenara çekilmemle, çalışma lambam ve yastığın bütünleşmesi bir oldu. lamba sizlere ömür. en az 16-17 saat uyumam lazm ki kendime geleyim. 2-3 hafta içerisinde bunu da başarıcağıma inanıyorum, tüm kalbimle.

şimdi -tabiki de- uykuya kaçıyorum.

hepinize iyi geceleeerr!! :D

not: nhal behlülü ağzından öptü. hı hı evet. ağızdan öpmeli film.
--> Read more...

10 Kas 2009

Gidişinin 71. yılında..


Cumhuriyetimizin kurucusu, ülkemizin kurtarıcısı ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü, ölümünün 71. yılında saygı ve özlemle anıyoruz...


Biliyoruz ve bilmeliyiz ki şu an sahip olduğumuz ne kadar olumlu şey varsa onun ardında bıraktıkları ve çabalarıyla onlara sahibiz. Ve hemfikiriz ki, her daim onun izinden gidecek, ilkelerine ve emanetlerine sahip çıkacağız.


Sen rahat uyu Ata'm.. Bu vatanı bizlere bıraktın ve bizler de emanetine kanımızın son damlasına kadar gözümüz gibi bakacağız...





"siz beni hâlâ anlayamadınız,
ve anlayamayacaksınız çağlarca da...
hep tutturmuş "yıl 1919, mayısın 19'u" diyorsunuz,
ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz.

mustafa kemal'i anlamak bu değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler,
siz bana neler yaptınız ondan haber verin,
hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?

mustafa kemal'i anlamak yerinde saymak değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

bana muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı,
uzaya türk adını atatürk kapsülüyle yazdınız mı?

mustafa kemal'i anlamak avunmak değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
hâlâ oturmuş 10 kasımlarda bana ağlıyorsunuz,
uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,
uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.

mustafa kemal'i anlamak göz boyamak değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,
ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.

mustafa kemal'i anlamak ağlamak değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü...
görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş;
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken,
hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen...

mustafa kemal'i anlamak işitmek değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil...

arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla,
bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,
bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter...

mustafa kemal'i anlamak aldatmak değil,
mustafa kemal ülküsü sadece söz değil."

--> Read more...

bişeyleri tadında bırakma huyumuz yok hiç. hem de hiç.

şimdilerde milletde bi sıçtın mı sıçtım mı ne öle bi maviye tapma dürtüsü oluşmuş. herkesin avatarında o iğrenç mavi var. hayır adında meymenet yok.

hacı bişileri zirvedeyken bırakın.
vıcığı çıkıyor.

ayrıca neden mavi lan?!
--> Read more...

6 Kas 2009

kütüphanedekiler

bu gece kütüphanede konaklicam sanırım. gerçi konaklama da denmez. 11buçukta kapanıormuş. zannımca 11 e kadar buralardayım. neden mi? very special thanks to "accounting"!!! :S

yarın asla kafamın basmayacağı muhasebe sınavım var da ondan. kızım senin evin yok mu git oraya diyeceklere sözüm de hazır. evde olmuo abi. pc var, anne var baba var. bi de kardeş var. üstelik yemek var buzdolabı var tv var. kütüphanede bu tür olanaklar yok. bunu nerden yazıon la dürzü derseniz kütüphaneden ama bi sor bakalım neden? daha 10 dk önce başka bi sınavdan çıktım ve langurt diye muhasebeye dalamıcam. sanırım biraz tatlı yicem ki enerji olsun. ve burada yemek yemek için kaba etimi kaldırıp kütüphane dışına çıkmam gerektiğinden eminim ki 8-8.30 a kadar kaldırmıcam bi takım uzuvlarımı.

işte öle kuzularım. uzun bi gece beni beklerken, başka nelerin beni beklediğini düşünmek dahi istemiorm!

yeni bir postta, muhasebesiz bir günde görüşmek dileğiyle!!
--> Read more...

2 Kas 2009

haspam' a çağrı...

bunu okuyosun biliyorum yawrum!! :D

daha az ara vererek yazdığın yazıları özledim, gezmekten sıkılmadın mı bakiyim sen? ayrıca ben bile ankarada gezicek gidicek bu kadar çok şey bulamıyorum, sakın geziyorum diye kekliyo olmayasın sen bizi :p

bu kadar ara verme yazılarına, her gün gözümden kaçmasın diye bloguna giriyorum, bakıyorum çaktırmadan bişiler yazmış mı diye. her gün beni bu dumurlara sürükleme lan!:D

ayrıca hani geleceğğğğdin bilkente? komşu olmuşsun ama ziyaretçim olamamışsın, öyle diyolar:D

bunu okuduğun an yorum atmazsan daha da gelme blog alemine leyn, işte o kadar! :D:D:D:D


not: cidden ara verme yazılarına, bak gene hüzünlendim..



not2: sana bi de şarkı armağan ediyorum haspamcıııım:D umarım seversin :D

--> Read more...

31 Eki 2009

yarım yarım yarıldım

uzun zamandır google analytics'e bakmadığımı çaktım. az önce girdim neler aratıp gelmişler gördüm. takdim ediyorum, öhöm!

-adananın bihterle zorla seviştiği videoyu izle: abi tüm adana bihtere daldı da ben mi bilmiyorum? varsa öle bi video söleyin..

-aşkı memnudaki turkuaz bornoz: bunu bile aratıyor adam oha!

- corazon okunuşu: kora-tzs-on şeklinde anam.

- hey barmen bana bir bira beynimdeki fıstığa bir tekila: evet yawrum beynine fıstık kaçtığı açıkça ortada.

-msn hayatımı tesbih yaptım bazen çekiyorum bazen sallıyorum: hayatın amacını çözmüş, googlevari yaratık!!!

- senden daha mükemmelini yaratabilirim istersem: yok canım?!

- şimdi neredesin kimlerlesin napıyosun bilmiyorum: bi yandan bloga yazı girerken bi yandan müzik dinliyorum. tek gözüm de ispanyolca notlarımda. oldumu?

-kıçında pireler uçuşuyo: doğru tespit dostum.

- ebru polat güzel mi değil mi?: sarışın olmuş o kadın. aysun kayacının kopyası gibin. ı-ıh!

- bi kaç gün tatile çıkmalıyım adi: çık lan banane. niye adi oluyorum?

- refet hoca: evet ben de özledim bak.





ay daha çok uzatmak isterdim ama gözüme kestirdiklerim bunlar. yarın ispanyolca sertifika sınavım var: evet yawrularım temel kur bitiye, orta kur'a geçicem umarım... öpenzi.
--> Read more...

26 Eki 2009

uzun lafın kısası

içimde nası bi sıkıntı, nası bi kara delik.. anlatamam. sanki bi anda kötü bişiler olucak, şu anda bulunduğum yerden çok uzakta olucam gibi. sanki sevdiklerimi bi daha göremicem gibi..

bu aralar pek yazasım yok, üstelik yazacak malzeme çok. dalga geçilecek konular, üzerine espri yapılabilecek olaylar varken çevremde, her blog başına oturduğumda o sağ üstteki çarpıya gidiyor elim. bi zorlama olmaksızın.. kısıtlanmıyorum hiç bir şekilde, kimseden baskı görmüyorum. sevgilimi doya doya anlatmak istiyorum, yaşadıklarımızı.. eskisi gibi maddelerimin arasında boğulmak, bi sonraki maddeye ne yazacağımı düşünmek istiyorum.. aa bak bunu bloga yazmalıyım diye düşündüğüm şeyleri bilgisayar başına gelince kafamdan atıveriyorum.

korkuyorum, sevgilimi, sevdiklerimi kaybetmekten. günlerdir içimde bi boşluk, dolmayan. takip ettiğim bloggerlar bir bir bloglarını kapatırken, sanki hayata direnirmişcesine yazmam lazım aslında. bak ben hala ölmedim der gibi.. o kadar boş bakıyorum ki şu anda hayata.. sevgilim de olmasa...

bir an önce toparlanmak istiyorum.. upuzun yazılar yazmak, her okuduğum bloggera deste deste yorum bırakmak istiyorum yeniden. çok mu şey bu istediğim??
--> Read more...

21 Eki 2009

saf.

8-9 belki de 10 yaşındaydım. bilemiyorum.
o zaman aşırı moda olan bişi vardı, en azından bizim sınıfta.
telefonla birilerini işletmek.
eğer doğum günü partisi vs. varsa ve bir evde toplanmışsak, mutlaka rastgele numaralar arar işletirdik.
o zaman sadece süper FM bilirdik. her aradığımıza "Süper FMden müthiş hediyeler kazandınız" derdik. karşı taraf heycanlanırdı, anlardık sesinden. adreslerini alır, çat diye kapatırdık.
ardından inanılmaz kahkahalar yükselirdi.
nasıl da eğlenirdik, o zamanlar büyük stresti tabi ki, matematik sınavları, türkçe sınavları. ben o zamanlar ÖSS diye birşeyin varlığını bile bilmiyodum mesela. kuzenimin össye girdiği yıl öğrendim. o da milenyum zamanına falan denk geliyordu sanırım. neyse.
derslerimizin ağırlığını telefonla insanları işleterek attığımızı sanırdık.

eğer evde kimse yoksa, ve ben sıkılmışsam, ahizeyi elime alır, rastgele birini arar ve "pardon hanfendi/beyfendi, buzdolabınız çalışıyor mu?" derdim. karşımdaki ya çat diye kapatır, ya da gerçekten gidip bakardı çalışıp çalışmadığına.
ama bi keresinde ben çok fena kıstırıldım. karşı tarafın telefonu arayan numarayı gösteriyordu, ve adam beni aramıştı. bende nasıl bi korku, nasıl bi telaş.. az daha kızsaydı o amca bana, sanırım ağlayacaktım.

işte ben bu zamanlardaki saflığı özledim. henüz içimizdeki tek kötülüğün tanımadığımız birini kandırmak olduğuna inandığımız zamanları...

bunları neden mi yazdım? çünkü artık kötülüklerin haddi hesabı yok. hiç ummadığın bir zamanda ummadığın birinden gelebiliyor... o kötülük ne mi?? amaan boşverin, bana bunu yapan kendi hayal dünyasında yaşayan bi zavallı sadece...
--> Read more...

18 Eki 2009

otpüs.

şu otobüs içinde ne çeşit insan barındırıyo,bu gün bi kez daha anladım.
öncelikle bugünkü otobüs karışık sandwiç tadında idi.

* barack obama'nın gençlik halini gördüm desem yalan olmaz. kavruk ten, kıvırcık ötesi saçlar. burun desen zaten aynı. höh dedim artık ölsem de gam yemem sanırım.

* 2.si otobüs tıklım tıklım olduğundan yapışık ikiz olmak zorunda kaldığım teyze. bildiğin rahmetli aysel gürel. sadece bu teyzenin saçı kızıldı.

hayat garip lan.. vapurlar falan.



* bugün fotoğraf çektim adam akıllı ilk defa canonumla. en beğendiğimi buraya koyarak bu gereksiz postu burada bitiriyoree...




-fotoğraf alakasız biçimde ortaya çıktı. bu bıcırı tanımıyorum bile. ama kuğuları görüp heyecanlanmıştı.gözleri de açıktı o sıra. tam deklanşöre bastığım anda gözleri kapattı ve fotoğrafda *o kadar huzurluyum ki..* mesajı verir gibiydi...
--> Read more...

14 Eki 2009

domuzum, domuzsun, domuz...

okulumu çok seviyorum ya. hangi üniversitede bomba alarmı, domuz gribi korkusu falan bi anda yaşanabiliyo, ha?! bilkent çok renkli gerçekten, kımıl kımıl böle..

daha 2009da domuzuydu gribiydi bombasıydı diye bize adrenalin salgılatan bu okul kim bilir ben mezun olmadan neler örecek başımıza?

ay çok heycanlı!

* şakası bi yana, maske falan takanlar var. çok uzak değil virüsün çıktığı okul bizim kampüse. aradan kestirmeyle gidersen daha da yakın hem. diyorum ya, çok atraksiyonlu okuluz biz, çooook...
--> Read more...

9 Eki 2009

hayırdır ne oldu şişman mısın? bir gece ansızın dolaptasın


zayıflama zibiditiridisine gidiceğimi söylemişim. gittim de. anağm çin işkencesi dedikleri şey sanırım bu ola. yani aslnda değil de dur anlatayım(hele bi soluklan yiğenim)

pazartesi gittim, ölçüldüm tartıldım güzelcenek. yarın gel başlayalım dedi. piki dedim. son günüm dedim yemeğe abandım.
salı günü okuldan sonra çıktım gittim merkeze. önce bana bi takım kablolar bağladılar.kabloyu bağlamadan sıcak bezler koydular vucuduma. sandımki ısı kaybetmesin deyü kablo bağlıyolar. anam meğer elektrik verceklermiş! başlıyorum dedi kadın. ben gayet rahat hee tamam dedim. bi anda bişi geçti vücudumdan. ama nası bi gıdıklanma yaşıyorum,kikikiki demekten hık diye gidicem o derece! karın bölgem sedyeyle temas halinde olduğundan en çok karın bölgemde kikirdedim. üstekik 7 dakikada bir şiddeti değişiyor bu hedenin. tam alıştım oh derken bi anda yeniden kikiki başlıyo bende. bi de önceleri vücuduma 8888 adet iğneyi batırıyolarmış gibi oluyo. off off.

ardından gelen işkencemizin adı "powerpad". 10 dakika boyunca asena gibi titriyorum. valla gelsin yanımda titresin kapışalım 10 dakika. o derece süper. ama 5 dakikadan sonra bacaklarda yanma ve kaşıntı başlıyo, bende şuur falan kalmıyo şerefsizim. kaşımalıyım-kaşımamalıyım arası gidip geliyorum 5 dk. neyseki bu da bitiyo. ama bacaklarım az önce 150 derece fırına girmiş çıkmış kadar sıcak. şömine niyetine kullan yani.

sonraki aşama en kaymak kısmı. masaj yapıyor zayıflayacak bölgeme. gerçi ben masajla bulutlarda uçucam kuş kadar hafiflicem sandımdı ama çok haşin bi masaj. bi de karnıma yaparken esas işkenceyi çekiyorum açım çnkü :D karın boşluğuma bastırdıkça 10 kat daha acıkıyorum...


---

bugün 2. seansımdı. 13 kere daha gidicem ve umarım sonunda kurtulucam kilolardan. tabi rejim de var yanında. 1-2 saat sonra acıkıyo olmak dışında problemim yok. zaten görünüşe bakılırsa salıdan bu yana 1 kilo verdim bile. bunu görünce insan her işkenceye varım diyor.

---

okul çok yoğun, 4 gün okulum var 4 gün de quiz oluyorum. akşamları 10da sızıp kalıyorum falan.
stickerı da aldım sonunda, okula sorunsuz girip çıkıyore.
o değilde bugün sabahki dersim iptaldi. 1buçukta başlıcaktı dersim. gittim okula 1bçukta. doluştuk sınıfımıza. hoca bazında gelen giden yok. meğersem salı günü quizden sonra sınıfta kalan 5 kişiye cuma ders yok demiş. e 5 kişiye söyledin, kalan 40 kişiye noldu?! insan bi mail atar bişi yapar. koca bilkent yolunu dandirik bi quizi olmak için geldim sadece. o da 20 dakika sürdü... giden benzine yandım.

yarın canonla ilk çekimlerimi yapıcam umarım. akşama deviantartta yayınlarım.

şimdi ben kaçar. kib öpt bb!!

edit: hayır şişman değilim sadce bi kaç kilo fazlam var, ama her an bi gece buzdolabına dikilebilirim!
edit2: "ay az önce de koca bi pizza bitirdim inanırmısaaağn, steakhouse yedim patlıyooraam" gibi söylemlerde bulunanlar! kara listeye alınıyorsunuz haberiniz yok! ben burda her akşam ton balıklı salata ile iyi geçiniyorum tamammı!
--> Read more...

5 Eki 2009

bana kaderimin bir oyunu mu bu??!!

gene hastayım. hem de gene geberircesine. daha bayram dönüşü hastalıktan kurtulmuştum ben ya :S nerden çıktı hiç anlamadım. ayrıca neden TEK atatil günümde piyango bana vurdu onu da çözemedim. ateşim var, burnum tıkalı, kulağım sağırlaştı. hareket edecek gücüm yok ama yemek yapıyorum falan. üstelik az sonra kırtasiyeye gitmem lazım.

bugünün tek iyi haberi, trafik sınavını vermişim. çarşamba günü stickerı alıcam. bu da böyle işte.

neyse hastalık diyoduk.. sabah 9da eve telefon geldi. ilk seferinde sallamadım, uzun uzun çaldırdı arayan sonra sustu. ardından gene aradı. küfrederek yatağımdan çıktım. aloğğaa? dedim. "iyi günler hedelöhö inşaat şirketi mi?" , "öhhöööö öhhhööö (öksürük efekti, hastalık belirtisi-kısık bir sesle) hayır yanlış numara". ve çat diye kapadım. ardından behlülün söyleyiş tarzında "gerizekağğlııı" dedim ve yatağıma döndüm. 2.5 saat daha uyumuşum sonra ağrılarım izin vermedi. şu an uyusam yarına kadar uyanmam sanırım. ama uyuyacak vaktim yok. kırtasiyeye gidip istatistik kitabı parçalattıralacak, eve gelip pilav yapılacak, ev toplanacak. saat 6 civarı teyzem gelicek ve beni zayıflayabilmem için pasif cimnastik yöntemiyle tanıştıracak. doktorla günler ayarlanacak. eve gelinecek ders çalışılacak falan filan.

en iyisi mi ben kırtasiyeyle başlıyım.
--> Read more...

4 Eki 2009

eskiye dönüş

saçlarımı kahverengi yaptığım gündür bugün. 4 ekim... camentanın saçlarını "doğal haline döndürme çabaları"... aslında öyle bi çabam olmicaktı ama babam yakında her seferinde farklı bi renkle eve gelen bendenizi evlatlıktan reddedecekti artık. açık kahve yapmak istedim, turuncuların kapanmaz didiler. bana yalan söylediler :p

neyse işte diplerim "her zamanki gibi" açık renkte oldu. turuncuların üzeri koyu kahve. amaaan akacak zaten gene. en son 2 sene önce kahverengi yaptığımda(ondan önce kızıl balyaj vardı) iğrenç bi renge dönmüştü. bu sefer de olacak mı merak ediyorum.

ayrıca tüm itirazlarıma rağmen saçıma kat atan selamiye teşekkürler. fena olmadı len. ah bi de zorla fön çekmeselerdi.. resmen saçımı yola yola fön çekti gerzek çırak. aynadan pis bakışlar attım ama oralı bile olmadı. "sen yenisin galiba?" dedim içimden.

sonuç olarak 1 senelik kızıllık maceram sona erdi. kızılın her tonunu denedim resmen ama artık dayanamadım. koyu kumral yapmak istedimdi ama neye niyet neye kısmet koyu kahve geziniyoruz. hadi bakalım...
--> Read more...

2 Eki 2009

hoşgeldiiin :)

an itibariyle elimde canon eos 500D'mi tutuyorum.. vatana millete hayırlı olaa!!! :D
--> Read more...

matematik camiası şokta!!! Flaş Flaş!

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyelerinden X.Y. (adının baş harflerini bile yazmıcam o derece gizli bak - ki kendisi çooooook bilinen birinin eşi) 2 Ekim 2009 tarihinde verdiği hebelehöbölö221 dersinde müthiş bir teori geliştirdi.(ciddi giriş)

1in 1e bölümünde sonucun 0(yazıyla sıfır) olduğunu iddia eden X.Y. sonucun 1 olduğunu söyleyen öğrencilerine, "Hayır çocuklar sıfır olucakki sonucu 100 bulucaz." diyerek öğrencilerin fenalık geçirmesine sebep oldu. Ardından dayanamayan bir öğrencinin "Hocam biz k'ya 1 değerini veremeyiz" sözü üzerine neye uğradığını şaşıran X.Y. k harfine 1.1 değerini vererek öğrencilerini ölümden döndürdü.


:D:D:D büyük ihtimalle bu şekilde çıkardı gazetelerde bugün yaşadığımız bu olay. abi 1in 1e bölümü sıfır dedi :D:D:D dersin sonuna kadar kendimize gelemedik. hatta bence bunun yüzünden akıl sağlığını kaybeden bile var :D:D


edit: söz konusu olayda kullanılan denklem : 100.[1- 1/k] idi. k>1 için kullanılıyor idi.
bu denli şok edici olay ise 100.[1-1/1]=100 sonucundan sonra gelişti...
--> Read more...

30 Eyl 2009

bilkentliyim, trafikte dikkatliyim

1 senedir ehliyeti olan adamı "trafik oryantasyonu" adı altında korkutucu gelen bi sınava sokarsanız, o adam eşşek gibi trafik çalışır. bilkent üniversitesindeki ceza puanlarını adından önce söyleyebilir hale gelir. sonuçta ne olur? 5 dakikada sınavı verir çıkar... yani...

hayatımda bu kadar eşekçesine çalışıp da çalıştıklarımın sınavla alakasız olması durumunu yaşamamış idim... öğrendm... :D kalan arkadaşlarım sağolsun sınavı görene kadar yusuf yusuftum. 5 dk sonra sınavdan çıktım, bu sınavdan kalmak için insanın ultra gerzek olması gerektiğini öğrendim.. bu sınavdan kalanların bilkente nası girdiği ile ilgili en ufak bi düşüncem yok bunu söliyim :D

nese işte, sonunda benim de bilkent "araç tanıtım pulum" olacak.. kampüse girerken ehliyeti bırakma faslına son beybi oh yeah.

bu arada marulum bana diyodu yaparsın yaparsın diye. çok da haklıymış:D kazığın ötesi bi sınav bekleyip önümde ilkokul 1 soruları bulunca sevgilime hak verdim :D yerim onu ben. yerim yerim!
--> Read more...

28 Eyl 2009

hı hı, öyle.

tek tatil günümde evde pencere çerçevelerinin boyanması ve annemin beni 8.17 de hadi kalk adam yan odada az sonra senin odanı boyuyacak demesi.. işte ben buna paha biçemem..

bi de şu var, 1 yılı geçkin bir süredir trafik, motor, ilkyardım ve direksiyon sınavlarını geçtiğimin ispatı olan ehliyetim var. ama okulum her ne hikmetse öğrenci stickerı alabilmem için beni 10 dakika/20 soru şeklinde bi trafik sınavına tabi tutuyor. oh yeah man. işte bunun zevki çok başka.
--> Read more...

25 Eyl 2009

işletme??

Haspam kızımızın bana şutladığı kazık mimlerden biriyle karşınızdayım. mesleğimizin zorluklarıymış. her ne kadar mezun olunca hangi alanda çalışmak istediğimi henüz bilemesem de genel olarak bana yöneltilen sorular şu şekilde oluyor:

1) İşletme mi? telefon işletmesi falan gibi bişi mi?
-Evet canım. o kadar eğitimi ben "alüğğğğğ, buzdolabığğnığğzz çalışıyomuuuğğğğğğ??!!" demek için alıyorum, kerizin önde gideniyim.

2) (Eğer sayısal çıkışlıysanız) Ah canım yaa yetmedi mi puanın mühendisliğe?
-ANGUT. tamam belki işletmenin %90ı puanı yetmeyen sayısalcılarla dolu ama ben gayet bilerek isteyerek girdim. puanım da yetiyordu ayrıca. höh. bundan 823472384 önceki bi postumda "istemeyerek fen lisesi okudum" demiştim, hatırlıyorum!

3) Çok kolay bi bölüm değil mi orası ya?
-Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor. özellikle bilkentte okuyorsan, istersen okul parasının 10 katını ver, çalışmıyorsan geçemezsin, mezun olamazsın.

4) Bilkentten çıkınca direk müdür olarak mı başlıcaksın?
-Yok canikom direk holdingi verecekler elime.

5) Endüstri Mühendisliği de işletme işini yapıyor, ne farkınız var?
- Onlar her bi bölümden ders görürlerken ben işletmenin nirvanasına erişiyorum.

6) Aptallar işletme okur.
- Ya bi git. bi kere aptal olsam sayısal çıkışlı olamazdım heralde?


aklıma gelenler bunlar. daha da gelmez sanırım. ama en illet olduğum soru birinci soru. kime işletmede okuyorum desem kimi işletçen ehi ehi yapıyorlar. bana bunu sorarsanız bir gün telefoğn sapığınız olurum.




------------





gelelim tatile. antalya sıcak iyi hoş... ama dersleri kaçırmak ondan da hoşmuş. 3 gündür bön bön bakıyorum tahtalara. bi de üstüne bugün 2 quiz olunca bende kafa kalmadı. 2sini de sıktım. hatta 2sini baya bi sallamışım sanırım :D 10 saniyede arkadaş bana anlatmaya çalışınca olmadı doğal olarak. ben de bu haftasonumu derslere, ilim irfan öğrenmeye ayırmaya karar verdim. inekler gibi çalışıcam çalışıcam çalışıcam.

antalya da sadece 1 gece eğlenceli bişiler yapalım dedik. discoya gittik. ama 5 dk bile dayanamadım. iğrenç bir ortam. basit ruslar... tahrik edici dansları....anneler ve arkadaşım dans etme girişimde bulunurken ben sanırım ilk defa yerimde oturdum. karşımızda bi ekranda victoria's secret mankenlerini gösteriyolardı. kardeşimle onu izledik. ruslara bakarken inanılmaz sıkıldık kardeşimle. dedim ben gidiyorum. sanırım daha 15 dk bile olmamışken kalktım. zaten her gece en geç 11buçuk gibi yattım. hatta abartıp 9da uyuduğum bile oldu.

kaldığımız otel "eh işte" seviyesindeydi. ne harika bişi bekliyosak artık, baya hayal kırıklığına uğradık. yemekleri oldukça kötüydü. bayramda döner yaptılar, bi o güzeldi. onun dışında aç kalmamak adına pilav makarna yedik... sabah kahvaltılarında krep yemeğe değerdi. her sabah krep yiyip 5 kilo alıp döndük.

tüm antalyaya şakır şakır yağmur yağarken, kundu beldesine resmen 3 damla yağış düştü. bey dağları sağolsun...

tatilde bol bol fotoğraf çekip, 3-5 tanesini anca beğenebildim. bu yüzden deviantart hesabımda az miktarını görüyorsunuz...

bu kadar.. gidip ders çalışmam lazım.
adios amigos!


edit büdüt: haspam hatırlattı kimseyi mimlememişim yea... inatçı hardal ve hesionka'yı mimliyorum ben de.
--> Read more...

22 Eyl 2009

dönüş

döndüm... çoook übersonik bi tatil değildi açıkçası. gitmeseymişim de olurmuştu bence. boşuna o kadar yol gittik. bence en iyi yanı sakin olmasıydı. aslında sakin de değildi ama sakin gibi düşünmeye çalıştım. gittiğim gün hasta oldum, yorgan döşek yattım... hala tam iyileşmiş değilim vs vs..

accaip yorgunum.... kendime geldiğimde tüm antalya izlenimlerimle burada olucim.
--> Read more...

15 Eyl 2009

gidiyorum bütün konular yüreğimde

okuyucu ben yarın sabah antalyaya kaçanzi. 1 hafta yokum, 3 gün okul asıyorum kafam hem marulda hem de derslerde kalacak...

zaten blogger sorunlu, büyük olasılıkla tee antalyadan zahmet edip girmem bloga :D
zaten yanımda çocukluk arkadaşım olacak, nete girmeye zamanım olmaz...

bawul hazırlamak gene bana işkence... eğer geceye kadar vakit bulursam bu postu genişletirim..

adios amigos!:D
--> Read more...

11 Eyl 2009

şimdi okullu olduk, sectionları doldurduk


ha bugün ha yarın derken okul açıldı... fakülteler arası mekik dokumaktayım. hep bloga yazıcam diyorum, sonra emeeenn akşam yazarım diye sallamıyorum unutuyorum falan... pek bi boşladım burayı cağnım... bi de üşeniyorum var ya... of sormayın gitsin...
buna rağmen 1 haftadır yazmıyorum ama izleyicilerim artmış mutlu oldum, yazmayınca da beni takip edenler varmış :D:D

haspam gene mimi 90a taktı, ona az sonra değinicem.

ben yazmadığım süre zarfında ne haltlar yedim bi bakalım??

salı: aldım arabayı gezdim resmen. önce okula gidicem bi kaç insan görürüm diye düşündüm ancak salı günü plan zart diye değişti... caponla gezdim gibi bişi...

çarşamba: registration time.. caponla derslerimizi, sectionları falan ayarladık. daha doğrusu ben gıdım değiştirmedim sectionlarımı. sadece üzerine spanish basic2 aldım... capon baya bi değiştirdi.. sonra işim bitince marulumla buluştum.. araba kullanışımı çok beğendi, hiç hata göremedim dedi. zaten havada olan "kaba et" dediğimiz yerim iyice kalktı :D

perşembe: okul yolu düz gider çocuklar bayram eder.. dersler başladı ama tam gaz başladı. matematikçinin anlattığı hiç bişiyi anlamadım kafam 1 milyon eve döndüm :D

cuma: ders ders ders...

cumartesi: 9-2 arası ispanyolca kursu. o kadar berbat bi gündü ki, kafam yeni bilgilere kendini kapadı bi yerden sonra, zerre düşünck halim yoktu. marulumla buluştum ama ruh gibiydim...

bugün: 9-2 arası kurs... cumartesiyle eşdeğer..

salı hariç her gün yorgunluktan ölmüş vaziyette eve geldim. blogu da salladım... peeh dedim. kim yazcak dedim. öle işte.


bu arada dün telefon beğendim. para biriktirip alıcam. tahminen 1 ay sonra elime almış olurum...
canonumu beklemekteyim ne zaman yola çıkıcak en ufak bi fikrim yok. gelse de dünyam daha aydınlık olsa :D


haspamın mimine gelince... mesleğimizin zorluklarıymış...

haspamcım canım bunu ancak düşünürsem yazabilirim.. çünkü inanılmaz geniş bi işletme alanı var ve ben hangisine meyilli olduğumu henüz kestiremiyorum. ortak zorluklar vardır elbette ama anadallar arasında çok belirgin zorluklar olduğu aşikar... o bakımdan şimdi yazamıcam :D

ama söz bayram sonrasına kadar düşünüp bi liste çıkarıcam sana....


şimdi dinlenicem, kafamda ispanyolca kelimeler horon tepiyor...
--> Read more...

7 Eyl 2009

mutlu son

... ve artık annenin arabasının anahtarı camentanın avucundadır :D:D

hehehe bugün bi hoca geldi ders vermeye, normalde adam 3o-50 saat ders veriomuş bi öğrencisine, 5 saat sonra sen süpersin dedi.. babamlara "anahtası verin gözünüz arkada kalmaz" dedi. ve ben yarın kendi başıma ilk defa yollarda olucam :D:D

mutluyum bloggerlar! :D
--> Read more...

6 Eyl 2009

başlık bulmaya kasmıcam


bayadır maddeli maddeli yazmadığımın farkına vardım, hatta bayadır adam gibi yazmadığımın.. neyseki okul açılıyo da malzeme bolluğunun içine gömülücem, ollleey!!!

- dün ispanyolca kursum başladı canlar. gel gör ki hocamızın değişmemesi için dilekçe vermemize rağmen hocamız değişmiş. dilekçede 1 kelime hatası yaptık diye kabul etmemişler. höh. hippi tipte bi hoca giriyo şimdi dersimize ama bu hafta içinde değiştiriyoruz. daha doğrusu sınıf çok kalabalık olduğundan sınıfı 2 ye ayırıcaz ve biz değişen hocanın sınıfına gidicez, umarız ki... sınıfta benden daha iyi konuşan tipler belirdi, önceden de dediğim gibi benden başarılı insanları ÇEKEMEM. sınıfın değişmesi hem benim hem de diğerleri için daha iyi olacak :D

- annemler istanbuldalar :/ (aslında az önce yola çıkmışlar, istanbulda sayılmazlar artık).. yaz boyu istanbul istanbul diye tepindim, bula bula benim kursumun başladığı haftasonunu seçtiler gitmek için.. mangal partisi yapmış uyuzcanlar.. peeehhh.. ben burda hastalıktan ölüyodum.

- hasta oldum evet. dün 5 saat ard arda ispanyolcayı kaldırmadı bünyem. sinemaya gittikten sonra bi fena oldum.eve döndüğümde ağrılarım iyice zıvanadan çıkmıştı. saat 10 da sızıp kaldım.. tabi ağrıdan ölmemin bi nedeni de 3 aydır saat 7 de kalkmıyo olmamdı. ama haftasonlarım artık çok korkunç.

- dün reklam izlerken bir şey takıldı aklıma. neden tüm diş macunu reklamlarında dişi çürüyen/çürüme tehlikesi olan veletlerin babası dişçidir? "hadi babamıza gidelim" tümcesini kim bulmuştur? başka dişçiye sorsalar olmaz mı?

- türkmax'da bir demet tiyatro var şu an.. özlemişim ya..

-okul açılıyo, kurs murs derken... ben marulumla nası görüşçem rahat rahat yaaa off :/:/ özlüyorummm..

- en kısa zamanda cici canon foto makineme kavuşçam. babam dün sabah istanbula gitmeden müjdeyi verdi :):)

- 2 gündür düzgün yemek yemiyorum. hatta dün öğlen en son adam gibi yedim. onun dışında azcık çikolata ve bisküvi... hemen süzülmüşüm...

- dizi sezonu açıldı.. aşk-ı memnu ipi önde götürüyor bana göre. ah bi de how i met your mother başlasa....


ben gene sıkıldım ya yazmıcam. heh.
--> Read more...

4 Eyl 2009

yeni dönem..

ivitt haftaya okul açılıyo. ama benim tempom yarın artıyor.. ispanyolcam kaldığı yerden devam edecek..

bu sabah okuldaki ders programım yüklendi. eğer ispanyolcayı alabilirsem cillop gibi bir program çünkü sürekli arabayla gidip gelmem gerekecek hehe. yoksa günün 3.5 saatini yolda geçiricem, buna yüreğim dayanmaz...

mesela ispanyolcayı 2 sectiondan birinden alabiliyorum, 2sinde de boş olan pazartesimi heba etmem lazım, buna karşılık şu an sadece 3buçukta başlayan perşembe günümü doldurmuş olucam. ama ya 10bçukta çıkıp eve gelip sonra tekrar okula dönücem ya da 2 dersim ard arda olacak.. fark etmiyo 2sinde de araba şart :D

geçen dönem 21 kredim vardı sanırım, bu dönem 18 olucak ispanyolcayla birlikte. pek bi cılız göründü gözüme ders programım. eksik var mı diye kontrol ettim ama yok arkadaş. bildiğin azıcık ders var :D

neyse neyse iyidirrr....
--> Read more...

3 Eyl 2009

aşk-ı memnu değil artık dizinin adı, ZENC-İ MEMNU :D:D

o nedir arkadaş ya.. inanılmaz mantık hataları salak saçma şeyler.. püeeh!

çok sinirlendim yazmıcam.
--> Read more...

2 Eyl 2009

bu haftasonu...

ben bu haftasonu,

Babamı ikna etme çalışmalarında başarısız oldum.. ama ertesi gün davetli olduğumuz küçük çaptaki bir mangal partisinde hayatı dondurdum...


seneler sonra domates topladım mesela, yeşil olanların henüz olgunlaşmadığını anımsadım, eh o zaman kadrajıma girsinler dedim...



ardından köpek sevdim... henüz 5 yaşında olmasına rağmen nedeni henüz bulunamayan bir olay sonucu göremeyen bir kızı... eskiden her topa atlayan cimcimenin artık topu göremediğinden eskisi gibi cıvıl cıvıl olamadığını görüp hüzünlendim..



çiçeklerin nasıl bu kadar cezbedici göründüğüne şaşırdım.. yıllardır çözemediğim bu olayı yine çözemedim..



aslında ben bu haftasonu çok şey yaptım... ama sanırım fotoğraflamak yazmaktan daha iyi anlattı bunu...






not: tüm fotoğrafları eklemek isterdim ama editlediklerim bunlar.. o kadar çok varki dondurduğum karelerden... hepsini editlemeye üşeniyorum..
--> Read more...

31 Ağu 2009

ödül -gecikmeli-


haspam beni ödülle şımarttı. biraz geç de olsa ödülümü aldım ben :D

1- Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
2- Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın
3- Ödülün logosunu yayınlayın
4- 7 Yaratıcı blogeri ödüllendirin.
5- 7 Blogun linklerini yayınlayın.
6-Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
7- Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.

ödül verip üstüne görev veriyolar bee öf :D

1- haspam bebeğim teşekkür ederim komşum :D
2- aha da bu LİNK
4-5 and the kreativ blogger award goes to:
-DefneyleYaşamak
-Hardal
-Lasombra
-Serra
-The SummerSon
-Rigor Mortis
-Finduilas (ödülleri alıp almadığınızı hatırlamıyorum, eğer aldıysanız bağışlayın :( )

7) - yemekleri yanında tamamlayıcı öğeler olmadan yemem.
- uyurken ipodum kulağımda olur, müzikle uyurum.
- alarmı asla buçuklu ya da tam saatlere kurmam. 5 dk daha uyuyacağımı bildiğimden 10.05, 7.35 gibi saatlerdir alarmlarım.
- karpuz kavun sevmem.
- yemeklerden sonra mutlaka su içerim, rahat edemem.
- ütü yapmayı severim.
- kapalı havalara bayılırım. kasvetli insanım heralde ashagdshf.



haspacm yavrucum özür dilerim biraz geciktim. ama geç olsun güç olmasın dimi???
--> Read more...

29 Ağu 2009

e pes baba ya!!

şimdi bugün benim annemle babamın evlilik yıldönümü. geçenlerde babam bana "cumartesi evlilik yıldönümümüzMÜŞ" dedi bana. varan 1.

her sene yaptığı gibi elinde kocaman bi buketle eve geldi. daha doğrusu gelmiş. odamdaydım duymadım. annem evde yabancı biri var diyince dedim kesin elinde çiçek var öyle geldi. çünkü babam annemin doğum günü ve evlilik yıldönümleri dışında elinde çiçekle kapıdan içeri girmez. annemi öptüğünü bile görmedim. tamam seviyo ama ben inancımı kaybedicem yakında. en son gördüğüm aktiviteleri kardeşimin yapım aşamasıydı ki bu da 13-14 sene öncesine dayanıyor. (evet o halde gördüm, o günden sonra psikolojim bozuldu bence. annemlere söyleyemiyorum da, ben sizin o sarı kafayı rahime attığınız günü bilirim diye. çok dertliyim).

neyse, dedim ya bugün yıldönümleri. ama babam nerde? efes cup'a gitti. annem ne yaptı? sabahın 8inden beri evi temizliyo. varan 2.

bik bik öttüm bi de hafta sonu gidin bi yere romantik romantik takılın diye. dinleyen kim. hatta babam burun bile kıvırdı. varan 3.

bari yemeğe gidin ormantik bi gece olsun dedim. sizsiz gitmeyiz dedi. ulan benle mi evlisin :D senede 1 kere kutlanıyo bensiz oluver. vallaha alınmam ben. yemeğe başka gün gideriz, her haftasonu çıkıyoruz zaten yemeğe. bi kere de ben ve kardeşim olmasın dimi? sanki 22 sene önce bugün ben vardım, kutlarken de benim yanında olmam gerekiyomuş gibi. tamam eyvallah evlenerek bana can verme kararını da almış oldunuz, sizin meyvenizim ama bu kadar da içli dışlı olmayalım bence pedercim.

bakalım bu geceki yemekte nası bi şaşkınlık yaşatıcak bana babam. varan 4-5-6-7 gelicekmi?

hepsi reklamlardan sonra...


not: oha az önce babam aradı dediki, ilk maç bitti biz ikincisini de izlemeye karar verdik, belki sonuna kadar izleriz belli değil. e baba ben sana daha ne diyim? etti mi varan 4?



....................

saat 22:17. babama hala ısrar ediyorum bari yarın götür kadını ya da en azından şu gece balkonda bi kadeh bişiler için diye. ama ewdeki durumu söyliyim. babam üzerinde atlet altında şort(tipik türk erkeği adayı), kardeşimle maç izliyor, hala doyamamış basket maçına. bugün 2 tane izlemesine rağmen. annem kendi odalarında tvyi kurcalıyor. lan bari şu saatte alıp dışarı çıkarsaydın, sessiz ama romantik bi tepe fln ne biliyim baba ya bu saatten sonra ben mi akıl vericem sana.. sinirlendim. sen 22 yıl evli ol, eşine tek bir kıyak yapma şu günde. ayıp... yemekte pek konuşulmadı bugün evlilik yıldönümü olmaları çok alakasız demlerden girdik konulara. ben farkındayım annemin yüreği pır pır ediyo ben babama akıl verdikçe, içinden "belki bu sefer bişiler yapar" diyo. ama üzgünüm anne babamın türk erkeği olma işinden başını kaldırıcak vakti yok :(:(
--> Read more...

28 Ağu 2009

soysuzlar çetesi

ben bugün bu filmi gördüm. hay görmez olaydım. imdb'nin 8.7 verdiği bişiyi beğenmedim, utanmıyorum gerçi ama şaşkınım.

konu güzel eyvallah ama abi diyaloglar fena uzun, adam mesela papatya diceği yerde sevgilim beni seviyor mu sevmiyor mu yapmak için kullanılan yaprakları beyaz ortası sarı kımıl kımıl bişi diyo, bunu cümlelerdeki her kelime için kullandığını düşünürsek bi yerden sonra diyaloglar sıkıyo. artık ben patlama noktasındaydım.

diyaloglar bu denli uzun olunca film de kaçınılmaz olarak uzun. herkes herkesi vuruyo iyi hoş ama ölmüş adamı gene vuruolar falan. dengesiz bence.

brad pitt'in aksanı inanılmaz itici geldi bana. kulaklarım tırmalandı resmen. zaten dedim kendisini sevmem, angelina gibi taş bi hatun ne buluyo o suratsızda hiç anlamadım, gerçi adamın bu roldeki performansına 7/10 veririm beğendim ama ne biliyim brad pitt sonuçta. öeh bence. shosanna ile hans landa karakterlerini beğendim, yalan sölemicem. ama cidden gereksiz uzun bi film bence.

kafaderisi falan yüzüyolar, bakamadım abi. öle garip bi filmdi bana göre. izleyip çok beğeneniniz olmuş olabilir, tarantino abimize bayılıyo olabilirsiniz. bu konuda bana kızmayın. zevk ve renk meselesi.

en çok filmde kullanılan müzikleri beğendim. genel olarak filmi beğenmedim ama..

evet diyeceklerim bu kadar.
--> Read more...

gelelim limonatanın faydalarına

yazmıyım yazmıyım dedim tutamadım arkadaş içimde.

limonata asrın icadı da ben mi kaçırdım?? küçüklüğümde içtiğim şeyi limonata diye yutturma olasılıkları mı var insanların? neden ardarda her marka (bkz: cappy, uludağ, doğanay vs.) limonata çıkarıp saçma reklamlar çekiyor? mesela şu doğanay'ın reklamı illet olduğum reklamlardan. limonatayla dansçı kızın ne alakası var? sütaş ayrandan arak olması ihtimali yüzde kaç? "çeğğğk biiğğğğrr limonağtağğğğ, doğanayyy tadıylaaağğ can katağğrrr" gibi abuk bir cingıla ne demeli?

bilimin en büyük buluşu gibi ortaya limonataların çıkması son günlerde canımı sıkıyor. limonata çok uzun zamandır var arkadaşım.

sinirlendirmeyin beni, çekilin şimdi gözümün önünden!!
daha da limonata reklamı görmek istemiyorum!
--> Read more...

27 Ağu 2009

MİMoza çiçeğim

bu sefer de hardal hanımefendi tarafından mimlenmiş bulunmaktayım ey blogcular.

7 huyum ve vazgeçemediğim 7 şeyi yazıcakmışım..

huylarım:
1) bezelye, bamya, fasulye tarzı sebzeleri yanında yoğurt olmadan, barbunyayı peynir olmadan, krebi de domates ve peynir olmadan yiyemem. tadlarını sevmediğimden değil, tamamlayıcı unsurlar bunlar. yoksa hepsine bayılırm.

2) yanımda uyuyan birisini çoğunlukla uykumda tekmelerim. bu yüzden ailemden kimse benimle uyumaz.

3) sinek böcek vs. olan odada duramam.

4) biriyle buluşacaksam evden mutlaka erken çıkarım. bekletmeyi ve bekletilmeyi sevmem. ama eğer gecikmişsem mutlaka trafiğe takılmışımdır erken çıkmama rağmen.

5) yeni aldığım kıyafet ya da ayakkabıyı ertesi gün hemen giyerim.

6) bir şeyi kafama koyduysam yaparım. mesela bugün a restaurantında yemeye karar verdiysem b ye gidelim diyene kızgın bakarım, eğer bye götürülürsem surat asarım.

7) bir şarkıyı sevdiysem en az 50 kere ard arda dinlerim.


vazgeçemediklerim:

1) marul
2) laptop
3) müzik
4) cep telefonu
5) yemek yemek
6) dans
7) marul


mimi de kimseye yollamıyorum. hadi şimdi dağılın :D


not: haspamcım ödülünü de yayınlıcam merak etme.
--> Read more...

25 Ağu 2009

say çocuğum 100'e kadar


1 ay sonra komşum olacak zat Haspam tarafından çok kazık biçimde mimlendim :D geceleri kabusum oluyorsun kızım :p

konumuz 100 madde de kendimiz hakkında şeyler yazmak falan fişman. hadi bakalım başlayalım..


1) hayatımda iyiki yaptım dediğim şey marulu hayatıma katmak.
2) marulu acaip seviyorum.
3) bilkent üniversitesinde okuyorum, bana zengin bebesi parayla okuyor diyenlere çok pis dalarım, evet parayla okuyorum ama burs için çabalıyorum!
4) asla okulu sevmeyen bi kız olmadım. bu sabah karnım ağrıyo aneeyy vikvik cikcik diyip okuldan kaytarmaya çalışmadım.
5) gazeteyi elime aldığımda önce ön ve arka sayfalarını okuyorum.
6) okumayacağım bir dergiyi bazen sırf kapağında 1 nokta ilgimi çekti diye alabilirim.
7) converse düşkünlüğüm var.
8) buna rağmen adidas superstar dan vazgeçemem.
9) tarihi mekanlar gezmeye bayılırım.
10) özellikle kilise ve budist tapınakları ilgimi çok çekiyor, sok beni bi kiliseye 1 sene çıkmam.
11) dünya mutfaklarının yemeklerini denemeyi çok severim.
12) marulla yapmayı sevdiğim şeylerden biri, kebap yemek :) daha doğrusu yemek yemek desek :D
13) karnım çok acıkmasına rağmen üşengeçliğimden bişi yemem çoğu zaman.
14) yeni ülkeler görmek ve kültürlerini öğrenmeye asla hayır demem.
15) brad pitti yakışıklı bulmam. gayet korkunç bi tip bence.
16) küçükken sırf bana alınan bebeğe benzemek için saçımı kısacık kestirmiştim.
17) dans etmek=hayat benim için.
18) istanbul aşığı bi insanım, ama deprem korkusundan orada yaşamak istemiyorum.
19) italya ya da ispanyada yaşamalıyım, buna inanıyorum.
20) yunan ezgilerini çok severim.
21) marul hayatımın erkeğidir.
22) hiç bir sabah tam dinlenmiş olarak uyanamıyorum, kaç saat ya da ne kadar rahat bir yatakta yattığım hiç önemli değil.
23) sinirli bi yapım var, çok çabuk parlarım.
24) benden başarılı insanları çekemiyorum.
25) zekiyim ama bunu sadece derslere yönlendirmiyorum. gerçek zekilik burda yatıyor bence.
26) maymun iştahlıyım, resmen yapmadığım spor kalmadı. bir de bale eğitimi almışlığım var.
27) fırsatım olursa dansçı olabilirim bir yandan.
28) cevizli baklavayı sevmiyorum. hatta cevizin kendisiyle iyi geçinemiyoruz.
29) süt ve süt ürünlerine taparım.
30) vücudumda fazla kalsiyumdan oluşan demir eksikliği var, ne garip dimi. bi yerden kendimi sağlama alırken bi yerden eksiliyorum.
31) doktorlardan korkmam, aşıymış, iğneymiş kan almaymış.. hepsi bana vız gelir.
32) küçüklüğümden beri en büyük hayalim ileride çocuk sahibi olmak. annelik hormonları bende doğuştan çalışıyor.
33) katkı maddeli yiyeceklere alerjim var.
34) çok sıkıldım daha 100e çok var.
35) pek fazla yiyecek ayırt etmem.
36) bi kaç sene öncesine kadar denizden nefret ederdim.
37) hava atan insanlardan nefret ederim. hemen araya mesafe koyarım.
38) aile desteği almadan bişiler yapıyosam çok rhatsız olurum.
39) kahvaltı benim için çok önemlidir.
40) twitter zımbırtısına alışamadım. sevemedim.
41) bi restauranta gittiğimizde bi kere de "hesap mesap yok, bizdensiniz" densin istiyorum. çok istiyorum cidden.
42) küçükken gördüğüm bi kurukafa rüyası vardı. ama istisnasız haftada 1 görürdüm.
43) küçükken dansöz olcam dermişim de anneannem çok kızarmış bana. "dansçı de şuna bari" diye çemkirirmiş.
44) bi de küçükken ensemi öptürürmüşüm babamın bi arkadaşına. o gıdıklanma duygusunu severmişim.
45) marulla grubumuz olsun ben de şarkı söyleyeyim.
46) araba yolculuklarını severim.
47) resmi statüye giricek bi yazışmalarda ciddiyetimi asla bozmam. onu biz de yapıorz demeyin, yapmayanı daha doğrusu yapamayanı tanıyorum. bi de ben çok süperim diye geçinen bi kız bu aslında :) daha kendinden üst bi yerde olan birine nasıl mail atılacağını bilmiyor. höh.
48) daha önce de demiştim çise ismini sevmiyorum. çişe gibi oluyor çünkü. git duvara işe dememek için kendimi zor tutuyorum babamın çise adlı arkadaşına karşı. :/
49) salak insanlara katlanamıyorum.
50) oha yarıladık hacı.
51) tatilde bi espri yaptım 1 hafta boyunca dilimize pelesenk oldu iyi mi? gider bi 25 sene daha.
52) bademli magnum severler derneği olsa kadim üyesi olurdum.
53) çektiğim fotoğraflara "sen mi çektinnn" denmesini sevmiyorum. ben çektim tabi, yalan borcum mu var?
54) marulumun bana ismimle hitap etmesini sevmiyorum. alışmışım aşkım, bebeğim, hayatım laflarına.
55) okulun artık açılması gerek bence. çok yattım.
56) bira sevmem, hammallık resmen. rakıcıyım :)
57) yaşlanmaktan korkuyorum.
58) ailemden bişi isticeksem en az 1 hafta kabız gibi geziyorum ortalıkta, çok geriliyorum.
59) sinek, börtü, böcek, kuş.. uzak durun benden.
60) bir odaya girince kaşınıyorsam o odada sinek var demektir. bugüne kadar hiç şaşmadı bu. kaşıntılarımdan anlıyorum.
61) seneye görüşürüz geyiği yasaklansın.
62) yavaş yavaş tikky moduna geçiyorum.. oy oy oy.
63) tekne turlarını sevmem.
64) en güzel yaptığım yemek bezelye.
65) geçenlerde ilk defa mısırlı pilav yaptım(marula yaptım hemde), gayet de güzel oldu.
66) şu an hayatımdaki en büyük ekşın babam 9 eylül günü arabanın anahtarıyla ruhsatı bana vericekmi diye beklemek. son derece monotonum.
67) farkında olmadan hız yapmaya alıştım. ki normalde babam şehir içi 80i geçince yavaşla leyyynn demeye başlarım. ama 80den aşağı gitmiyorum resmen. noluyoruz?!
68) boş yolda basmak eğlenceliymiş. şehirlerarası araba kullanırken daha iyi anladım. ama hız sınırını aştım yavaşladım radara girerim diye.
69) acemilik döneminde hız yapanlar için "iyi araba kullanıyo lan" diyen biri var çevremde. acıyorum. o hızla gitsin çarpsın bi yere de görelim o zaman.
70) gerçi acemilikten hafif hafif çıkıyorum ben artık. tek sorunum park etmek.
71) kardeşim benim boyuma erişti. şubata kalmaz ona kafamı kaldırarak bakıcam. artık yere yatırıp üstüne çıkıp zafer ilan edemiyorum çocuğa karşı.
72) çocuklarla hep iyi geçinirim.
73) eğer biri bana tanıştığımızdan itibaren camenta abla diyorsa bitmiştir. ömrü boyunca bana camenta abla demesi lazım. camenta demeye başlarsa sinirleniyorum. bi kızı fena haşlamıştım bu yüzden. oysa benden 2 yaş küçük sadece ne ablası dimi?
74) arkadaşlarım çok değişken. dün yanımda olan bugün yok olabiliyor. ama eksikliklerini hissetmiyorum demekki dost olamamışlar.
75) şarkıları çok çabuk tüketiyorum.
76) bir restaurantta bi yemeği beğendiysem her gidişimde onu yerim. 5 kere daha yedikten sonra başka tadlar ararım.
77) seda sayan gözlerini kocaman açınca korkuyorum.
78) yanımdayken bile marulu özlüyorum. hele ki 2 dk wcye gitmişse acaip depreşiyor özlemim.
79) dünyada sarı saçın yakışmayacağı tek insan benim sanırım. bi kere orealle açıldığında aynadaki camentaya bakamamıştım bile. korkunç çok fena.
80) ileride iyi bir fotoğrafçı olmak istiyorum. insanlar bakınca bunu camenta çekmiş desin mesela.
81) ismimi kendi kendime sesli söyleyince çok itici geliyor. "camenta camen.. cam.. ca.. eaah" yapıyorum.
82) benim evime giden 4 otobüs 1 de dolmuş var kızılaydan. ama ben inatla 1ini bekliyorum. o da 45dk da bi geliyor. diğerlerine binsem gitsem çoktan eve varıcam halbuse..
83) bahçeli bir evde yaşamak istiyorum. ama olmayacaksa kutu gibi bi evim olsun. ben onu çok güzel dekorize ederim.
84) ortaokuldayken emre belözoğlu hayranıydım. adam benden bile kısa aslında :D
85) minyon bi kız olmak isterdim. ama aile genlerim buna DUURR demiş.
86) kainat güzellik yarışmasındaki kızlar 19 yaşındaysa ben 10 yaşındayım.
87) kasiyerler ilgimi çekiyor. barkod okunurken çıkan "dıt dıt" sesi beni çok huzurlandırıyo.
88) en sevdiğim sütlü tatlı kazandibi.
89) açık büfe olan bi yere gittiysem açık büfe benim yüzümden çabucak bitiyor.
90) ortaokulda okula kramponlarla gittim. o derece futbol hastasıydım. tüm okuldan fazla futbolcu kartım vardı mesela.
91) dedem aşırı derecede hıncal uluça benziyor. çoğu kez aa dedem televizyonda diyorum.
92) atatürkçüyüm.
93) küçükken bi arkadaşım bana hande ataizine benziyosun demişti. ne alakam var hala çözemedim. 9 sene oldu kız bu benzetmeyi yapalı.
94) nereye gidelim ve ne yiyelim soruları kabusumdur. asla ben karar veremem bu soru sorulduğunda. marulla çok tartışırız bu yüzden.
95) galatasaraylıyım.
96) abc diye bi deterjanın reklamı var ya, resmen işkence.
97) how i met your mother fanıyım.
98) marulsuz bi hayat düşünemiyorum.
99) kendime güvenim yoktur pek.
100) 100. maddeye gelene kdar pek bi zorlandım.


ohhh bitti ya!!! sonundaa :D

şimdi kurbanlarımı açıklıyorum:
lasombra, hardal, claire de lune, kamileğ, serra :D tabi mimlenmedilerse..

elimi dinlendirmem lazım yaa :D
--> Read more...

23 Ağu 2009

ayvalığın yolları hakkaten taştan

döndüm :(:(

hem tatilim bitti, hem de maruldan pat diye ayrılmak zorunda kaldım, bu yüzden çok mutsuzum ama itifaf etmeliyimki evimi özlemişim. kucağımda laptop, yatağıma oturarak blog okumanın keyfini cidden özlemişim..

tatilimi çektiğim fotoğraflarla, gözden kaçırmamaya çalıştığım minik ayrıntılarımla anlatmaya çalışıcam yarın ama şu an yorgunluktan ölüyorum..

ilk defa şehirler arası araba kullandım, kollarım kopma noktasında, belim ise araba kullanmadığım zamanlarda rahat bi şekilde uyuyamadığımdan isyanlarda.

haspam yavrucum mimini de en kısa zamanda yanıtlıcam emin ol.. senin dediğin gibi hakkından gelicem bu mimin! :D

güzel bi tatildi, 4 gün üst üste balık yiyip hala "mezeğğğ, çuprağğğ, barbuğğnn" diye gezinebiliyorum, helal olsun!!

1i marulumla olmak üzere bu 4 balık yediğim gecenin 4ünde de cundadaydım.. cundayı seviyorum...

tatilimin en güzel yanı sevgilimle zaman geçirebilmemdi, en önemlisi buydu zaten... hakkını verdim tatilin, dinlendim, yeni yeni yerler gördüm, gözlemledm ve bol bol fotoğraf çekerek güzellikleri ölümsüzleştirdim...


bunu yazarken bile ellerim acıyo.. ben en iyisi uyuyim..

merhaba ankara! merhaba yatağım... elveda ayvalık.. :(
--> Read more...

20 Ağu 2009

huaa!!

hey gençler naberss?? :D:D

dediğim gibi internet cafenin dibi olan yerde kalıyorum ve havanın sıcaklığndan kendimi buraya attım...

özlemişim blogu..

tatilim gayet iyi geçmekte. marulla görüştüm, hasret giderdik aşkımla 2 gün. kaçabilirsem yarın da kaçıcam bakalım..

neyse canlar ben kaçıyım... hepinizi öpüyorum!

not: arkadaşlar mimlerseniz eğer yorum olarak mimlendin yazarsanız en azından dönünce gözümden kaçmaz.
--> Read more...

15 Ağu 2009

tatile gittim, dönücem.


sevgili okur sonunda tatile gidiyorum!!
planda ufak bir değişiklikle, 2 gün gecikmeli olarak marulumun yanına gidicem. yarın teyzeme, salı günü de ayvalığa varıcam umarım...

şu yaz ne sancılı geçti. ispanyolcaydı, evde durmaydı, marulun okuluydu derken.. dert manyağı olmuş çıkmışım haberim yok. bawul hazırlıyorum şu anda, biraz ara verip 1 haftalık tatil öncesi son yazımı gireyim dedim.

can'dan mim gelmiş, onu cevaplayarak kaçıcığim. yarın sabah yolcuyum. haftaya pazar gelirim(gelmek hiç istemiyorum ya neyse).

mime gelirsek. gene sorular var. onları cevaplıyiciğim.


Hangi şehirde yaşıyorsun?
Ankara Ankara güzel Ankara

Mesleğin?
Öğrenci :/

Blog yazmaya başlama kararını nasıl aldın?
Yazmaya başlamadan 3 ay önce blog takip etmeye başladım. ilk olarak sevgili inflack'in bloguydu düzenli okuduğum. ardından pucca, defneyle yaşamak ve niceleri geldi. bir gün pc başında otururken "ben de yazıcam" dedim. bu şekilde blog yazmaya başladım. normalde nadir zamanlarda kağıda yazarım. ama sürekli pc başında olduğumdan sanal ortamda yazmak kolayıma geldi.


Ne kadar süredir blog yazıyorsun?
Şubat başından beri. sanırım 4 şubattı ilk yazımı girdiğim tarih.

Bloğunu hangi sıklıkla ziyaret edersin?
Ne zaman pc bulsam bloguma girer yorum gelmiş mi diye kontrol ederim. Bloglara da hızlıca göz atarım. uyku hariç internet başında olduğum her an diyebilirim.

PC açıldığında bloğunu açmak kaçıncı sıradaki iştir?
İlk olarak blogumu açarım.

Başka bir blog sayfasında görüp aldığın bir şey ya da gittiğin bir yer oldu mu?
Henüz olmadı. ama moda bloglarında görüp çok beğendiğim kıyafetleri almak istiyorum açıkçası.


Bloğunda hangi konularda yazmak seni mutlu eder?
Günlük hayatımı yazmak bir çeşit terapi gibi. ya da marula ithafen bir şeyler yazmak.. bu 2si beni inanılmaz mutlu ediyor. bugün çok sıkkınım, öptm kib. yazanlara da uyuzum. bu da dipnot olsun.


Bloglarda gördüğün diğer blog arkadaşlarını eklemekte seni cezbeden ne olur?
Samimi ve yazdıklarının bana hitap etmesi önemli. bu 2 şart yerine getiriliyorsa direk izle butonuna basarım. sayısız blog izliyorum ve hepsi bana cezbedici geliyor.


Blog aracılığıyla para kazanma fikrine nasıl bakıyorsunuz?
İyi bir basamak olabilir.

Blog arkadaşlarınla buluşma, bir araya gelme fikrine ne dersin?
Gerçek anlamda tanıdığım bloggerlar var bir kaç tane. ama özellikle defneyleyasamak ve puccayı tanımak isterdim. bir de benim yaş grubumdan bir kaç insan. mesela serra olabilir, kamileğ olabilir. haspam ve hulahopçevirenzombi'yi de çok merak ediyorum. şu an aklıma gelmeyen bir kaç bayan blogger daha var sürekli yazılarını okuyup yorumladıklarım. onlar kendilerini anlamışlardır zaten. bunun dışında bu fikre sıcak bakmıyorum.


Bu soruları kim(ler) cevaplasın?
Eğer cevaplamadılarsa, serra, kamileğ, haspam, lasombra, hardal, claire de lune, finduilas, blood roses... hatta şöyle diyeyim. bu yazıyı okuyan ve mimi cevaplamayan kim varsa mimledim. döndüğümde bakıcam camenta mimlemişş diye yazmayanı ben mimlicem haberiniz olsun :):)



evet canlarım, ben ufaktan ufaktan kaçıyorum. gece muhtemelen 1 e kadar buralardayım. ardından güzel bir uyku ve sabah yola çıkış.. benim için güzel şeyler dileyin hadi bakalım =)

haftaya pazar görüşmek üzereeeeee =)

not: internet kafenin dibi olan bir yerde kalacağım, kim bilir belki de bir merhaba için uğrarım ;)
--> Read more...

14 Ağu 2009

Bir Ağustos Akşamıydı Hayatımı Değiştiren...

normalde ne kadar kolay söylerim bu tür şeyleri onun yüzüne ben.. ama iş yazmaya gelince daha bi ince eleyip sık dokur oluyorum. aslında düşünmeden kafandan geçenleri söylemek en iyisi. ama özel günlerde bunu yapınca sanki ona hakaret ediyormuşum gibi, onu önemsemiyormuşum gibi geliyor.. aslında ne kadar da çok önemsiyorum onu... kendimden bile çok..

hani hep denilir ya, aşk ummadık bi zamanda çıkar karşına diye. işte o hesap bizimkisi. kafamda bir ilişkiye yer yokken çıktı o karşıma. 17 yıldır o anı bekliyormuşum meğer. ama ben nereden bilebilirdim ki hayatıma bu denli girebileceğini.. girmesine izin verip çıkmasına izin vermeyeceğimi...

"aşk" denilen olgunun ikinci umulmadık zamanı da açılma zamanıdır bana göre. çok alakasız yerlerden, çok alakasız bi yöntemle açılma ve teklif etme durumu oluştu bizde. halbuki henüz 20 gün bile olmamıştı tanışalı. hayat işte.. bir insana çok çabuk bağlanabiliyorsun.. sebebini bilmeden güvenebiliyorsun.. gece gündüz onunla konuşup, konuşamadığım zamanlarda sanki içimden önemli bir organım çıkmış gibi hissettim ben ilişkinin adı konulana kadar. sabırsızlığım da etkili oldu aslında ilişki yaşamaya başlama aşamasında. çünkü söylenebilecek herşey söylenmişti. sadece sorusu yoktu ortalarda.

bir ağustos akşamı umulmadık bi zamanda titredi telefonum. ucunda duran mesajda, belki de hayatımı değiştirecek soru duruyordu. hızlı bir tanışma-kaynaşmanın ardından hızlı bir teklif gelmesi pek de şaşırtıcı değildi aslında..

şimdi dönüp bakıyorum da o güne.. tam 2 yıl geçmiş üstünden. ilk günkü heycanımı hala taşıyorum. hala teklifi aldığında yatakta dizlerinin üzerinde zıplayan, sevinçten gözünden yaş gelen kızım. hala odanın içinde kah oraya kah buraya atlayan kızım. her şey değişti de, bir biz değişmedik sanki bu 2 yılda.

15 ağustos 2007.. ben o günümü,bugünümü ve yarınımı aynı insanla paylaşmaya söz verdim o gün. zaman zaman yıprattık birbirimizi ama hiç bir zaman eskitmedik.. geriye dönüp bakınca "keşke ayrılsaymışız" dediğimiz zaman hiç olmadı. evet ayrıldık 2 kere ama hiç ayrılmasaymışız keşke, üzmeseymişiz birbirimizi dedik.

ayvalık planları bi oldu bi olmadı bi tam olmadı artık derken gene oldu. pazar günü bitaneme kavuşuyorum.. artık 48 saatten az bi süre kaldı yanında olmama, ona dokunmama, sarılmama..

acısıyla tatlısıyla 2 yılı geride bıraktık ama aklımızda kalanlar hep iyi anılar. bundan adım gibi eminim. ileriye dönük zamanlarda yaşayacaklarımızdan da iyi olanlar bizim olacak...


seni çok seviyorum bitanem.. hiç bir insanın bir diğerini sevemeyeceği kadar hem de. bugün yanında değilim ama geçen seneki tarçınlı kek kokuları eşliğinde kısa bir süre sonra yanına geliyorum...

2. yılımız kutlu olsun...
--> Read more...