28 Ara 2010

hola, hello, hallo, bonjour, selam lan!

offf başlığa bak anasını satayım. sıkıldım lan napıyım. yarın finallerim başlıyo benim :( finallere çalışmak yerine oturdum blog giriyorum. patlayacak! :S

neden blog giriyorum şu an bilmiyorum. kafamda yazcak bişi de yok. sadece sıkıntıdan ha. ders çalışmamak için yollar deniyorum. yemek yemekten 150 kilo olucam o derece. acıkmamışken kendimi kandırıp ay ben acıktım gidip yemek yiim falan demeye başladım. sonum iyi değil. belki de şundandır ama: gidicem ya almanyaya, bulamıcam orda anne yemeği. gerçi ben de iyi yemek yapıyorum ama anne yapınca yemesi daha zevkli. bi de annem şu sıralar tatil ilan etti, paso yemek yapıyo.. yamyamyam! mis. ondan çok yiyorum ben. hıhı, ebet.

bi de benim kafam güzel galiba. dün fenalaştım da üstünüze afiyet. çok sık olan bişey ama arkadaşlarım ilk defa gördüler ve beni de paniklettirdiler. peşimden pıtıpıtı gelmeseler ben daha kısa sürede toparlardım. ama onlar da haklı, kafatasına kadar kızarmış bi camenta görmek onlara iyi gelmemiştir. hele ki nefes alamayan ve olduğu yerde kitlenip titremeye başlayan bi camenta. oha ben bile düşününce fena oldum. doktora götürmek istediler ama dedim ya bu benim alışmam gereken bir sağlık sorunu. o yüzden ne kadar doktora gitsem de bişi yapılamıyo. reddettim doktora gitmeyi. su içirip dışarı çıkardılar. sonra yüzümü falan yıkadılar. öyle. sonra geçti. ama insanlar bi anda yanıma gelip iyi misin diye sorunca gene nefes alamadım gözlerim kızara kızara zor attım kendimi tuvaletten dışarı. öyle. iyiyim şimdi ama ya. korkmayın *-*

iki lafı bağladım az önce kafamda, şu çıktı:
şimdi ben gidiyorum ya, kimse bana benzeyemeyecek. BEN TEKEEEMMM!

iyice saçmalamaya başladım ben galiba. o.O bele bele bakıyorum zaten ekrana. derse dönmem lazım. istemiyorum ama. zorla mı? evet. neden? çünkü galiba ünv. hayatımın en iyi ortalamasını yapıcam bu dönem. finallerde patlamamam lazım. kısfmet.

yılbaşı da geldi lan. oha. ayrıca fizy de kapatılmış. kınadım çok.

konudan konuya atlamak böyle olur işte. gidiyorum ben! :/
--> Read more...

16 Ara 2010

Asla.

Bir hata hayatta bir kere yapılır.
Ben o hata kotamı bundan 6 sene önce, LGS sınavından sonra yaparak doldurdum.
Babamın isteğiyle zorla Fen Lisesinde okudum. Biyoloji dışında Fen adına kafası başka bir şeye basmayan kız olarak başladığım lise hayatıma, aynı statüde veda ettim.
Başarısız mı oldum? Hayır, ama başarımı herşeye kafası basan biri olmama değil, ezber kuvvetime ve kopya çekme kabiliyetime borçluydum.
Bundan mütevellit İşletme okumaya karar verdim.
Hani olur da burada daha güzel bir amaç edinir, ona çalışırım diye.
O amacı buldum. Global Business'ı major olarak seçmek.
Liseye gelene kadar amacım olan Yabancı Dil okumak, üniversitede biraz dallanıp budaklandı. Yerini bolca dil öğrenerek, uluslararası bir şirkette çalışmak aldı.
Bu süre zarfında danışmanlık ilgimi çekti.
Türkiye'deki danışmanlarla görüştüm. Fikir aldım. Asla parasal bazlı bir işte çalışamayacığımı daha 2. sınıfta anlamıştım zaten. Para işin içine girince benim matematik bilgim arap saçından hallice oluyordu.
...
Bugün Major Tanıtım Toplantısı yapıldı. Kağıt dağıtıldı seçtiğimiz major'ı 2 haftaya bildirelim diye. Hiç düşünmeden Global Business Management yazıp kağıdımı teslim ettim. Sessiz sedasız...
Babamla dönem başından beri anlaşamadığım bir konuydu bu Global konusu...
O beni sigortacı yapmak istiyordu. Hesabında İngilterede master yapıp burada özel sigorta şirketi açmam vardı...
Bu kez olmadı.
Babamın isteği doğrultusunda değil, burnumun dikine giderek karar verdim. Sevdiğim bir işi yapmak her zaman beni daha iyi, daha canlı tutar. Bu herkes için böyledir.
Akşam ben Global seçtim dediğimde evde kızılca kıyamet koptu. Ne kadar sorumsuz olduğumdan girildi, bundan sonra hayatta yalnız karar alıyım bariden çıkıldı. Tam bir kaos.
...
Ben Fen Lisesine girerken kendi kendime bir karar verdim.
Asla babamın istediği, onun istekleriyle harmanlanmış, hamuru onun keyfi doğrultusunda yoğrulmuş bir kız olmayacağım dedim.
Asla...
--> Read more...

14 Ara 2010

Ciddi Ciddi


Elime Frankfurt biletim geçti az önce.
Öğle saatlerinde de üzerine vizesi basılmış pasaportum eve gelmiş.
Ev tamam.
Dersler tamam.
Toplam 60 kg gidebilirim. Annem benimle geliyor. Ana kuzusu, ezik falan değilim hayır. Sadece dinlenmeye ihtiyacı vardı ve Almanya'daki evim buna çok uygundu. 4 gün kalıp gidecek. Annemin en fazla 7 kg ile gideceğini bildiğimden toplam bagaj hakkım etti mi 53 kg?
Frankfurttan eve transferim de tamam.
Ne kaldı ki geriye?
Bir kaç bavul toparlaması, alışveriş ve de buna hazır bir kafa.
Hepsine ek olarak kalan 4 hafta...
Zaman yaklaştıkça günler daha mı çabuk geçiyor ne?

Nasıl yani? Ben gidiyor muyum şimdi ciddi ciddi?
--> Read more...

8 Ara 2010

Şaka gibi...


Cuma günü vizeye başvuruyorum. resmen gidiyorum arkadaş!?! annemin gazıyla öylemesine başvurduğum hedehödöye resssmen gidiyorum. ufaktan ufaktan tırsıyorum. tek olucağımdan değil, derslerden tırsıyorum. boru gibi 11 ders. yazıyla ONBİR.

burada ders çalışmaktan çok sıkıldım. orada minimum çalışıp en düşük geçme notuyla geçmek en büyük hedeflerim arasında. en büyüğü ise avrupayı dolaşmak tabiki... yaptım, olacak hesaaaaabı.

ben heyecanlanınca ayağımı sallarım. hatta bi çok tepkimi de ayağımı sallamamdan anlayabilirsiniz çok rahat. şu anda da ayağımı sallıyorum. daha 1 ay 3 gün varken gitmeme... son günkü ayak sallama hızımı tahmin etmek dahi istemiyorum...

vay anasını be... cidden gidiyorum!!
--> Read more...

2 Ara 2010

Ödev yapmaya ayırmam gereken vakti bunu yazmaya ayırıyorum, sonum iyi değil!

ya ben bunu yazmazsam hep unutucam gibi geliyo. çünkü zaman zaman ben de unutuyorum. tarihe not düşmek istedim bunu. gerekli.
lafı gevelemesene lan diyebilirsiniz, haklısınız.
benim erasmus işi kesinleşti canlar. 11 ocakta yolcuyum. terk-i diyar eyliyorum. dersler sallantıda olduğu için geçen haftaya kadar belirsizdi, o kadar belirsizdi ki tarih yakın olmasına rağmen bilet alamamıştım vs. ama dersler kesinleşti, kalacak yerim hemen hemen ayarlandı sayılır ve biletimi de hafta başında aldım.
1 ay başka ülkede yaşamış, bunu başarabilmiş olmanın rahatlığı var üzerimde. yoksa ayaklarım geri giderdi. tek gidecek olmaktan da korkmuyorum çünkü yazın tek gitmenin aslında çok avantajlı olduğunu keşfettim.
işin can sıkıcı yanı marulumu burada bırakmak. yanıma gelmesi için elimizden geleni yapıcaz elbet. 4 ay hem uzun hem kısa bir süre. bu süreyi başarıyla atlatacağımızdan da adım gibi eminim. nasıl sevgi dolu gittiysem öyle geri dönücem ve öyle çıkıcam karşısına.
her ne kadar onun kafasında bazı soru işaretleri olsa da ben aramızda bir problem çıkacağını zannetmiyorum. çıkmamalı da zaten(açık mektup yazıyorum sana marulum :p, korkma len)

almanya çok soğuk olur diyolla. bakalım görücez. 4 ay kendi başıma yaşamak benim kişisel gelişimim için çok önemli olacak diye düşünüyorum. birşeyleri başarabildiğimi daha uzun vadede aileme kanıtlayabilecek olma şansım beni heyecanlandırıyor açıkçası.

şimdilik bu kadar. geri sayım devam etmekte....
--> Read more...