14 Şub 2009

ölürüm sana


başlıktaki "ölürüm sana" tamamiyle tarkan abimizin aklıma soktuğu şarkısıyla alakalı. şu saniyede aklıma geldi. e ben de marula ölürüm, bugün de 14 şubat. demekki doğru bi başlık.

günümün tek kelimeyle özetini yaparsam: MÜKEMMEL!

--------------------------------

dünkü yazımda dün ne yaptığımı yazacağımı yazmıştım ama dün pek bişi yapmadığımı fark ettim. o yüzden yazmicam.

--------------------------------

sabah 9buçuk civarı kalktım. dün öyle bir uyumuşumki, vücudum uyumak istiyodu hala. çok tatlı bi uykuydu. hatta son zamanlardaki en iyisiydi diyebilirim.

neyse, kahvaltımı yaptım. oturdum pc başına. o arada marul henüz eve gitmemişti. garibimin cumartesi de dersleri var. iyiki bugün öğleden sonraki 2 dersi iptal olmuş. yoksa bu kadar güzel bi gün yaşayamazdık.

marul eve gidene kadar strangerla konuştum. marula ne hediye aldığım falan. çok ahım şahım değil belki ama onu mutlu edecek şeylerdi. üzerinde south park olan bi kupa, lacivert ve tatlı ötesi bi küllük, telefonunu koyması için bezden bişi, stres topu(ki kavga ettimizde rahatlasın diye) son olarak da çakmak ve sigara. sigara aldım çünkü 1.5 senedir adama bıraktıramıyorum, bu sana son sigaramdır dersem belki bırakır. çakmak aldım çünkü sürekli çakmak kaybediyodu. geçen sene zippo almıştım doğum gününde, onu da kaybolur diye dışarı çıkarmıyo.

saat 2de buluşmak üzere sözleştik. süslendim tabi. gene pembe çizmelerimi giydim, mor bandanamı taktım. yeni aldığım siyah kazağı giydim. pembe tonlarında hafif bi makyaj yaptım. veeee pembe bileklik taktım ki bu benim tüm tabuları yıktığımın resmidir.

asansörde üst kat komşumuza rastladım. geçen sene de 14 şubatta elimde gülle görmüştü beni. bu sefer "gene elinde gülle mi geleceksin?" dedi. meraklı melahat. özel hayatımı takip ediyo ya :)

acaip trafik olduğundan baya geç vardık ikimizde kızılaya. ben daha erken gitmiştim. bari sinema için bilet aliyim dedim. aslında fikrimde changeling e gitmek vardı. ama saatleri uymadı. ben de herkesin yaptığı gibi recep ivedik filmine bilet aldım.

ıykkk öykkk böykkk demeyin. anti-romantik demeyin. şarap açtıracak paramız yok sonuçta. öğrenci insanız.

recep ivedik ikimizinde sevdiği bi tipleme. şahanı zaten severiz. ben ayrıca severim çünkü marul şahanın birebir kopyası gibi. dudak kalınlıkları ve kiloları dahil.(ıykkk zevksiz şişkoyla çıkıyo demeyin sakın! erkeğin ele geleni makbuldür bana göre. ne o öyle sopa gibi? erkek mi diyosunuz siz ona?)

daha sonra marulu beklemeye başladım. 10 dk sonra falan arkamdan biri gelip öptü. wuhuytt dedim sevgilim! ondan 5 dk önce de bi tip geliyodu karşıdan ama aynı maruldu. yanında bi kız vardı ve el elelerdi. o an nası şoka girdim anlatamam. "sıçtın kızım camenta, adam senden ayrılmaya gelmiş, sen hala pembe çizmelerinin seni güzelleştirdiğini san" dedim kendime. bu arada marulu nası dövsem sokak ortasında diye düşünüyodum ki, herif yanımdan geçerken marul olmadığını anladım. marula bunu anlattığımda ise gülmekten geberdi.

önce sakaryada yeni açılan burger kinge gittik. anaağmmm taksimdeki gibin olmuş. pek bi sevdik. karınlarımız doyduktan sonra içmeye hazır bi şekilde qube e gittik.

sırf sevgililer günü diye özel olarak "mıçmıç" konumda değildik elbet. biz her zaman öyleyiz. dakikada bi öperiz birbirimizi, sarılırız, koklaşırız falan. ortam mortam da vız gelir açıkçası. bugün de öyleydik. ne istersem de yaptı.

biralarımızı yudumlarken birbirimizi ilk gördüğümüz günden falan bahsettik. o günden beri sevgimizin her geçen gün arttığını keşfettik, mutlu olduk. defalarca seni seviyorum dedik birbirimize ki bunu da sık sık yaparız. 14 şubata özel değil.

marul ileride evleneceğim insan olmalı. o da benim için böyle düşünüyo. küçük ve zevkli döşenmiş bi evimiz olsun istiyoruz. yatağımızda sarmaş dolaş uyumak... gözlerimizin içine bakmak, birbirimize kahvaltı hazırlamak, oturup film izlemek. eğer evlenirsek evden çıkmayız bence. ikimiz birbirimize her nerede olursak olalım yetiyoruz. gün boyu onun kokusunu içime çekmek, oldukça güzel bir fikir.

kalkmadan yarım saat önce falan canımız elma dilimli patates çekti, onu da indirdik mideye. biz böle obur bi çiftiz. canımız ne çekiyosa o an yeriz. o yüzden sürekli kilo alıyoruz. ben sadece bugünlük diyetimi bozdum. yoksa az yemeye devam!

saat 7 seansına yetişmek için qube den çıktık. elele göz göze yürüdük sinemaya doğru. yolun ortasında durup sarıldık birbirimize, öptük birbirimizi. bu olayı çok seviyorum. kimseyi takmadan, aldırmadan aşkımızı yaşamak güzel. kimseye hesap vermek zorunda ya da bunun için cezalandırılmak zorunda değiliz. öyle düşünüyorum. garip garip bakanları sallamıyoruz bile.

salonun açılmasını beklerlen gözüm yanımdaki kadının elindeki güle takıldı. bi tane kırmızı ve bi tane beyaz gülü süslemişler ve çok tatlı bişi olmuş. marul içimin gittiğini anladı ve daha da güzelini en kısa zamanda yaptıracağına dair söz verdi.

filmden önce gösterilen fragmanlardan biri var. clint eastwoodun yeni filmi. geçen gün sinemaya gittiğimizde de fark etmiştik. oldukça güzel bi filme benziyo. kesinlikle gidicez.

recep ivedik başladı, tabi bizim kahkahalarımız da. bizi eğlendiren şeylere sırf köşe yazarları abidik gubidik diye gitmemezlik yapmayız. hele ki recep ivediğe. eğlenceli vakit geçiriliyo sonuçta. bu ülkede bi sürü saçma film var. herkes kült filmler yapmak zorunda değil. nedir alıp veremedikleri anlamış değilim. ben gene altıma işeye işeye güldüm. marul da. eleştirmenler bok atıcak başka şeyler bulsunlar.

sinemadan çıktığımızda saat 9u geçmişti. artık eve dönme vaktiydi. marulla durağıma gittik. 185i beklemeye başladık.

oldukça güzel bi gün geçirdim sonuç olarak. marul defalarca bugün çok güzel olduğumu söyledi. değişim işte. eskiden de güzel olduğumu söylerdi ama artık daha çok söyleyecek gibi. ben kendime bakmaya devam ettiğim sürece.

otobüse bindiğim an günümün de bittiğini anladım ne yazıkki... geçen seneyle kıyaslanamayacak güzellikle bi gündü. geçen sene de güzeldi. 2side birbirinden güzel...

marul bana ne hediye mi aldı? uzun zamandır almak isteyip de alamadığı bi şey: lava lambası. oldukça sevdiğim bişi kendisi. lacivert-mor tonlarında almış. bu beni 12den vuran bi hareket oldu. şu an yanıbaşımda lava lambam var ve ben onu izlerken marulu ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anlıyorum.


umarım herkesin 14şubatı sevdikleriyle, dostlarıyla geçmiştir. aklınızda yer edinen bir gün olmuştur umarım. benimki kesinlikle unutamayacağım bi şeydi. her ne kadar her zaman yaptığımız aktiviteleri yapmış olsakta... gerçi benim için çok önemsiz bişidir bu. marul yanımda olsun da, nerede olursak olalım...

hepinize iyi geceleeer!!
--> Read more...

13 Şub 2009

Valentine's Day


uzun uzadıya bi yazı yazmicam bugün çünkü oldukça yorgunum. yarın gece bugün ve yarın neler yaptığımı yazarım detaylıcana.

malum, yarın sevgililer günü. olanı var olmayanı var. olanı için mutluluk, olmayanı için çoğunlukla hüzün getiriyo bugün. eğer ki olmayanlar üzülüyosa derim ki, boşverin gitsin! sevgilisi olana zaten her gün sevgililer günüdür. aralarındaki aşkı tek bi güne sığdıran dar zihniyetler düşünsün. siz eğlenmenizin tadına bakın.

ha diyeceksiniz "e sen de kutluyosun, sevgilin var? tek bi güne mi sığıyo sizin aşkınız?". cevabım hayır. biz arada da birbirimize hediyeler alırız marulla. sevgililer gününde adettendir diye alırız. tek güne sığcak bişi değil bizimkisi.

sevgililer günü sadece sevgiliye adanması gereken bir gün de değil bana göre. en sevdiklerinizi toplayın yanınıza ve gönlünüzce eğlenin. ya da ailenizle geçirin. hayatınızdaki özel erkek ya da kadına değil de, hayatınızdaki "özeller"e adayın bugünü. tavsiyem budur.

umarım herkesin 14 şubatı dilediği gibi ya da dilemediği gibi geçse bile en azından yüzlerine bi gülümseme yaydıracak kadar iyi geçer.

hepinizin 14 şubatı kutlu olsun!
--> Read more...

11 Şub 2009

pembe çizmeli kedi


herkesi şaşırtacak bir şey yaptım bugün. dün gece acaba yarın ne giysem diye düşünürken aklıma düştü. kapri giyip, üstüne mor hırkamı giyicektim. altını da pembe çizmelerimde taçlandıracaktım.

önceden yazmıştım. renkli şeyler bana göre değil. ama bu çizmeyi kendim beğenerek almıştım 2-3 sene önce. açık pembe bi rengi var ve önünden püskül sarkıyo. cicili bicili bişi yani. benim gibi asi ruhlu bi insan o çizmeyi ne yapar bilmiyorum. en son 2 sene önce giymiştim, bi arkadaşımın hatrına. bu sefer kendi isteğimle yapayım bunu dedim.

sabah kalktım giyindim. çizmelerimi de giydikten sonra artık hazırdım. aynaya baktım. "camenta sen süslensen var ya..." dedim kendi kendime. çok beğendim görüntümü. bundan sonra çoooook daha özenli giyineceğime eminim.

sokaklarda yürürken herkes çizmelerime baktı. pofuduk pofuduklar ve renk bakımından dikkati çekiyolar. strangera dedim, kızım bugün beni görünce şaşıracaksın. "çıplak mı geliyosun okula" dedi. her zamanki geyik durumu. evet dedim geçtim:)

okula vardığımda stranger merdivenlerde kahve-sigara zevkini yaşıyordu bir kez daha. bir anda çizmelerimi gösterdim. "anağğğm" dedi. "çok yakışmış!". götüm kalktı tabi. "dimii dimii" diye onayladım onu. 2 senedir hiç giymediğimi, bi anda içimden geldiğini falan söyledim.

hiç olmadığım kadar güzel, havalı ve özgüvenli hissettim kendimi pembe çizmelerimle. daha neşeli, daha kahkahalıydım bugün.

sabah da marula mesaj atmıştım. bugün pembe çizme giyicem diye. "zaten bi bana süslenmiyosun!" diye sitem etti. külliyen yalan! adam için kırmıjı ruj bile sürüyorum. sevdiği kokularımı sürüyorum, sevdiği eteğimi giyiyorum falan. tamam pembe çizmemi giymedim hiç yanında ama o kadar da rezil değildim yani. karar verdim, 14 şubatta pembe çizmelerimle buluşucam onunla. gene güzel ve özgüvenli hissederim belki.

öğle arasında japonlaydım. pembe çizmelerimi görünce ufak bi şok geçirdi. değişimin bu kadar hızlı geleceğini tahmin etmemiştim dedi. o hep bana kızar sürekli siyah giyiyorum diye. son zamanlarda biraz da onun gazına gelip kıyafetlerimi yenilemeye başladım aslında. ama bu değişim ruhuma da iyi geldi. sağolasın japonum!

güzel bi gündü. mutlu olduğum bi gündü. insanların bana güzel bakmasına hasret kalmışım. her şey pembe çizmelerim sayesinde. daha sık giymeliyim.

sanırım yarın kahve tonlarını denicem. açık ve koyu kahvenin uyumlu olduğu bi çizmem var. onu da taş çatlasa 3-4 kere giymişimdir. ama onunla da güzel hissedeceğime inanıyorum.

bu dönem dersler oldukça zorlayacak. quizler, sunumlar derken dönemin nası geçtini anlamicam bile. 3.60 üstü ortalama gelsin de, gerisi yalan. çok sıkı çalışmam lazım.

bi psikoloji kitabına acaip para bayıldım. euro yükseldiğinden mi ne, baya artmış fiyatı. içim acıyarak da olsa aldım. zorundaydım. kitap sürekli yanımda olmalı. umarım verdiğim paraya değer de, güzel bir notla geçerim bu dersten.

bundan sonraki her günümün pembe çizmeli günüm kadar ışıltılı geçmesini diliyorum. hayata renkli bi pencereden bakmak güzelmiş. bu zevkten mahrum kalmamalıyım.


şimdilik bu kadar. psikoloji çalışmaya gidiyorum.
görüşürüz!!


NOT: çizmelerim resimdekine biraz benziyo. benimkinde 2 püskül var ve çok daha açık bir renk.
--> Read more...

9 Şub 2009

moodle


okulumun "moodle" adı altında lanet olasıca bi sistemi mevcut. moodle a derslerinizi ekliyosunuz, hocalar ödev falan veriyo ya da gerekli materyalleri koyuo. ben de bugün moodle'a ekliyim dedim derslerimi, yarına çıkarmam gereken şeyler vardı çünkü. demez olaydım!

güzel güzel girişimi yaptım moodle'a. önce dedim ingilizceyi bi ekliyim ne de olsa yarına çıkarmam gereken kağıtlar ingilizce için. buldum ders kodunu falan, bastım. olmadı. zaten enrollment key girmek lazım demişti hoca, dedim bişileri yanlış yapıyorum. stars üzerinden giriş yaptım ordan direk kayıt olunuyo diye. kayıt oldum göründü. sevindim, hopladım zıpladım falan. sonra bi baktım ana sayfada ders çıkmadı. haydaaaaa! baştan yaptım. olmadı. bi daha. bi daha. bi daha. şu ana kadar 50 kere kayıt oldum hiç birinde çıkmadı ders anasayfada. noluyo bilmiyorum. psikolojiyle işletme derslerini sorunsuz ekledim bu moodle denen boktan yere. ama ingilizce olmuyor, olamıyor. ben de kağıtları bastıramıyorum. yarın fotokopiye para bayılmam lazım hepsi için. sanki çok param varmış gibi.


yeni saçlarımı hirkeşler çok beğendi. resmen götüm kalktı. suratımda salak bi sırıtmayla gezindim durdum okulda.

pazartesileri için yanıma birini bulmam lazım. acaip yalnız kaldım. sosyalleşmek düşüncemi acilen hayata geçirmem lazım.

gerizekalı kahve otomatı yeni 50kuruşu kabul etmedi,yuttu gitti. tüm bozukluk 10 ve 5 kuruşlarımı (eskilerinden) makineye bağışlamak zorunda kaldım ki kahve içip ayılayım diye.

bi arkadaşımın politika dersine girdim bugün. hoca kağıt dağıtıp kendinizi tanıtın dedi, ben de müge ersoylu yazdım. kim bilmiyorum. varsa öyle biri özür dilerim :) aslında banu alkan yazıcaktım ama ayıp olur dedim. yazık hocaya.

saçlarımı boyattığımın ertesi günü yağmur yağıyo hep. benim kaderim buymuş.

tiridin eti mi ne öyle bişi yedim bugün okulda. bence gayet lezizdi. ekmekli etli yoğurtlu falan. tam benlik!

adi komşu bugün modemini açmamış. sömüremedim. yaşadığım hayal kırıklığı kelimelere sığmaz.

matematik sınıfımda gene gerizekalı insanlar oldukça fazla. strangerla bi kabusta gibiyiz. biri bizi uyandırsın!

ingilizce hocam çok sevimli. sürekli shit diyo adam. tuttum!

stranger kafama soktu gene sokacağını : dı dış dış dı dış! sürekli bunu der oldum. haberlerde falan var ya fonda böyle bi ses, ondan işte.

yarın dersim 10.40da. 6buçukta kalkmak zorunda değilim. 8.15 gibi kalkıcam. çok mutluyum!

hiç denemediğim yemekleri denemek istiyorum bu aralar. kapuska falan.

matematik hocamız oldukça iyi niyetli. ilk dönem de ondan almıştım. dersi pek iyi anlatamıyo ama notu bol. gene de iyilikten anlamayan bazı zekasızlar diğer hocaya geçti. orada kazığa oturacaklar haberleri yok. olsun. ben mutluyum salih karadağ hocamla. sınavlarına kurban olduğum!

saçıma dün fön çektirmemiştim, sadece kuruttulardı. bugün aynısını ben yaptım, olmadı. kurutmaksa kurutmak. nerde hata yaptımki?!

doğum günüm yaklaşıyo. nerede kutlicamı bilmiyorum hala. offf!

bugün bayadır görmediğim bi arkadaşım olan efeyi gördüm. sınıflarımız yan yana olmuş bu dönem. sitem etti bana doğum gününden doğum gününe görüşüyoruz diye. haklı ne diyim.

saat 5-6 sularında yediğim salatayla duruyorum hala. kilo vericem ya. inadım inat. ama açlıktan midem kazındı beah!

gözlerimin altında halkalar oluşmuş. yorgunluk sonunda kendisini gösterdi. annem demese fark etmicektim.

şimdilik bu kadar, günümle ilgili başka bişi hatırlamıyorum.


hepinize iyi geceler!!
--> Read more...

8 Şub 2009

değişim durumundaki ruh hali


evet başlıktan da anlaşılacağı gibi değiştim. oldukça hemde. planladığım değişiklik bu kadar büyük değildi saçlarımla ilgili. kat attırcaktım sadece. adama dedim boyundan alma diye. he dedi.

şerefsiz bi gay çıktı kuaför. iki arada bi derede boyunu da kısaltmış. boyundan almadım dediği yerde ise 5 tel saç falan var böyle kuyruk gibi duruyo. allam yareppim!!

en büyük sorunum saç rengim. bi 7 aydır falan istediğim kızıla erişemiyorum bir türlü. her türlü rengi denedim heralde. kırmızı katın daha fazla diyorum koyu kızıl çıkıyorum falan. kırmızı bişi istiyorum ben ya! her seferinde morumsu falan bi kızıl karşıma geliyo. delirmemek elde değil. şeytan diyo git kor kırmızı yap. ama götüm yemiyo. ten rengim o kadar beyaz değil sonuçta.

saçlarımın bu kısalığına alışmam baya zaman alıcak ama itiraf etmeden geçemiceğim bi nokta var. biraz olsun insana benzedim bu saçlarla. önceden felaket derecede at yelesi modunda geziyodum. bi de benim saçlarım çoktur, gürdür. kabardımı sıçtım demektir. bu şekilde kabarmicak, her sabah düzleştirmicem. zaten düzleştiricimde bozuldu. fişe taktığımda tüm sigortayı attırdığı yetmiyomuş gibi bi de elimde patlıyo alet. ölüp gidicem sonum o olucak diye korkuyodum. artık böyle bi korkum yok. katlı saç kullanınca yılan gibi kıvrılmıyo saçım.

daha modern daha cool oldum ben ya!!! sevdim saçımı ama 2.5 senedir kahküller dışında makas değmeyen saçlarım yarım saatte bi adama kurban gittiler. ona üzülüyorum. 1 sene içinde eskisi gibi uzar heralde.

sırada dolabımı yenilemek var. eskiyen ve artık giymediğim çok fazla kıyafet var dolabımda. daha adam gibi bişiler alıcam üstüme :)

yavaş yavaş odamın şeklini belirledim. geriye kalan uygun eşyaları bulup odaya yerleştirmek. oldukça otantik ve romantik bi odam olucak. romantikliği ne işime yaricak bilmiyorum ama güzel olucak işte. yerlerde mumlar falan yanıcak. oldukça emek harcicam anlicanız. merak ediyorum her şey bitince odam neye benzeyecek... şimdikinden güzel olucağı kesin!

şimdilik bu kadar. aklıma gelirse yazarım hiç üşenmeden.


not: az önce fark ettim, saçlarım fotodaki hatununkine benziyo. ama rengi daha koyu.
--> Read more...

5 Şub 2009

eskici...



daha demin youtubedu sözlüklerdi falan gezinirken fark ettim. eskiden deli olduğumuz bir çok şey şu an yok. bazıları ara ara ortaya çıksa da eski tadı vermiyor. çoğu zaten çoktan silinmiş hafızalardan.

aklıma gelenleri sıralıyorum aşağıda:

- bir zamanlar macarena vardı. 2 amcam "heeeyy macarena" der, millet kendinden geçerdi. doğum günleri partileri macarena konseptliydi ve herkes o saçma dansı yapardı. ben de yapardım. tapardım çünkü. hele sonda zıplayıp 90 derece dönmüyor muyduk?! delirirdim!

- bir kaç sene önce las ketchup mıdır nedir öyle bir karın ağrısı hayatımıza girmişti. "asereje" adlı müthiş(!) şarkılarına bir de dans eklemişlerdi ki gene hepimiz bunu yapardık. bir de o saçma sözleri ezberlemeye çalışırdık. çok biliyorduk ya ispanyolca! en son eurovisionda göründü las ketchup. şimdi nerede olduklarını bilen var mı?

- kuşum aydın vardı. kuşu öldü heralde, artık o da yok. botokslu iğrenç yüzüyle her sabah evde kalmış kadınları neşelendirirdi kendi çapında. o zamanlar küçük olmama rağmen adamın erkek kategorisine girmediğini bilirdim. "annnneeaaa bu adam kadın değil, erkek de değil. o zaman neeeyyyy?" soruma annem cevap veremezdi. haklı kadın. küçük yaşta ki çocuğa öğretilir mi kuşum aydın falan? uzaklara uçma kuşum, uçup da gitme yorulursun demek istiyorum aydına. belki okur.

- tuğçe san'ın bir şarkısı vardı, adı aklıma gelmiyo. ama başında "hahaha tuğçe san geliyoorrrr" der, altıma işetirdi beni korkudan. sonradan bu korkumu yenmiş olucam ki, ben 9 yaşlarımdayken gittiğimiz bir tatil köyünde "talent show" gecesinde bu kadının o şarkısıyla sahneye çıkmıştım. işin ilginci en çok alkışı ben almıştım. sağolasın tuğçe bacı!

- furbyler vardı mesela. ne salak şeylerdi onlar yaa. ama herkes de alırdı bundan. yan yana koyup arkadaş olmalarını beklerdik. evlenmelerini bekleyenine şahit olduğumdan sonra kardeşime verdim furbymi. fazla iğrençleşmemek lazım.

- sanal bebek çılgınlığı sarmıştı dört bi yanımızı. okula götürür eğlenirdik. ama eğer ders ortasında acıkır ya da terbiyesizce altlarına ederlerse, hocalar alırdı. bu bakımdan genelde anneme verirdim, yazık hayvanıma ölür diye. annem o günden beri lanet okuyo bana. "sen yetmedin bi de sanal bebek baktık büyüttük!"

- nihat doğan- kırdın kalbiiimiiiğğğğ, gel al gönlümüüüğğğğ. ortasında çıkan cam kırılma sesine ise, hastayız ailecek!

- volkan - ananı niyolayyy ye yeeee. ben anlardım "ananı yiyolar yee yeeee". huuoopp kardeşim! küçük çocuk var, kim yiyo anamı lan?!

- hayat enerjimizdin barbaros hayrettin! sen bizim babamızdın, sen ne dersen o olurdu...

- burak kut yaşandı bitti şarkısının klibinde dansçılarını zıplatırdı. hey gidi günler!

- ajlan mine vardı yaaa. aşk olsun aşk olsun aşk olmazsa meşk olsun gel benimle oynama aşk olsun derler, beni coştururlardı. sonra ajlan büyükburç vefat etti. coşmalarım yerini göz yaşına bıraktı.

- göz yaşı demişken, barış manço ve cem karacayı anmadan olmaz. onlar ki bir çok nesili büyüten yüce insanlar. kimse onları görmezden gelemez.

- tüm türkiye'nin aşık olduğu bir adam vardı: kemal sunal. korkusuna mı yenik düştü bilinmez ama herkes onun filmlerini bayıla bayıla ve kahkahalarla izliyo hala. büyük adamdı.



şimdilik aklıma gelenler bunlar. daha da gelirse hiç çekinmeden klavyede gezdiririm parmaklarımı.
--> Read more...

4 Şub 2009

soulmates never die


pek fazla arkadaşım yok aslında. 10 parmağı geçemeyecek sayıda bir insan kitlesi var çevremde yaşadıklarımı paylaştığım. ara ara sıkıcı geliyor bu bana. daha çok insanla dertleşmek, daha çok akıl nakli gerçekleştirmek istiyorum. kim bilir olur belki bi gün :)

bu postta yazacaklarım ise dostlarım, en yakın gördüğüm insanlar.

1) hayatta en değer verdiğim insan: marul. sevgilim aslında. ama her şeyden önce o benim yakın arkadaşım, dostum. kardeş gibi bişi. onunla her şeyi yapmaktan zevk alıyorum. yemek yemekten uyumaya, içmekten sessiz kalmaya kadar her şey mutlu ediyo beni onunla olunca. 1.5 senedir hayatımda ama sanki asırlardır tanıyorum, hep benle olmuş gibi. ne garip. ruh ikizi böyle bişi olsa gerek.

2) kamil var mesela. çocukluktan beri birlikteyiz. bedenlerimiz yılda en fazla 2 kere bi araya gelsede, biliriz ki biz hep bi bütünüz. kamil sürekli karı kız peşinde koşan bi tip. alakasız şeylerden hoşlanırız. o pop dinler götünü sallar ben metal dinler kafamı sallarım. benim siyah dediklerime genelde beyaz der. o istanbulda oturur ben ankarada çürür giderim. ama her şeye rağmen KAMİL ROCKS!

3) bi de minik var çocukluğumdan beri. benden 2 yaş küçük... akıl hocalığı yaparım. kız her erkek sorununda gelir bana akıl sorar. çok uzmanmışım gibi! elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. son akıl hocalığımda turnayı gözünden vurmuşumki, çocuk bizim kıza fena halde yanık. süper miyim neyim!? :)

5) son olarak japon var... bu hatunla yıldızımız 5 gün barışıksa 1 gün değil. tamam benim salaklığım da oluyo ama, uzatıyo oda bazen. şimdi bile anlamıyorum bana karşı sıcak mı değil mi. öyle yuvarlanıp gidiyoruz bakalım.. bildiğim şey ise, bu hatun da çıkmasın hayatımdan.


elbette bu kadar kısa değil yazacaklarım bu 4 kişi hakkında. her biri için ayrı ayrı yazıcam. kelimelere sığdıramicam ama olsun. onlar adına bi imza atıcam ya, o yeter...
--> Read more...