13 Ağu 2010

Bir Dönüş Hikayesi Part I

evet bildiğiniz üzere 1 aylık maceramı tamamlayarak yurda döndüm. ha, dönmeyi istemedim, annemlere "ben burda kalıcam yeaa" ayağı yaptım ama elim mahkum döndüm işte. durumlarımın uygun olması halinde bir daha gider miyim? kesinlikle! aynı çileyi bile çekebilirim ev konusunda. o kadar güzel anılarla doluyum.
en baştan başlamak gerekirse, uçaktan iner inmez okuldan bi türkle tanışmam bu 1 ayı çevremde bir sürü türkle geçireceğimin kanıtı gibiydi zaten. bizi karşılamaya gelen adamın elinde başka bi türk isim daha yazdığını görünce "hadi bakalım başlıyoruuuzzz" dedim. kızla hemen muhabbetti kurduk. nerdensin, kimlerdensin, naparsın muhabbetleri içerisinde evimize ulaştık. biz sanmıştık ki 2miz bir evi paylaşıcaz. meğersem 10 kişiyle aynı evde olacakmışım, haberim yok!

ilk önce M. nin evine giriş yaptık. yaşadığımız hayal kırıklığını anlatamam sizlere. apartmanın girişi gerçekten hoş olmasına rağmen evler eskiydi, parkeler bile gıcırdıyodu üstelik pek de temiz sayılmazdı. ilk şoku atlattıktan sonra kadın beni yan daireye, kendi evime götürdü. ortada oturan 2-3 insanın bakışları arasında upuzuuun koridoru geçip 8 numaraya, en son odaya götürüldüm. burası da senin odan dendi. odama giderken duşa bi göz attım da... yok artık dedim. burada nasıl yaşayacağımı düşünmeye başladım. ancak bilmediğim bir şey vardı, 4 haftada o kadar alışacaktım ki, bir gece "evim evim güzel evim" bile diyecektim buraya.

M. ile yemek yiyecek bi yer bulmaya çıkacaktık ama öncesinde wireless şifremizi öğrendik. ortak alanda tamam 10 dk sonra kapının önünde gibisinden laflar ederken bir kız dönüp "türk müsünüz" dedi. o da türktü ve artık türklerle olmam kaçınılmaz gibi bir şeydi. ankaralıydı, üstelik bilkentliydi. şok üstüne şoktu. dünya gerçekten küçüktü!

gittiğim gün dünya kupası finali vardı. evdeki elemanlar bizi maç izlemeye çağırdı. kabul ettik. 3 brezilyalı, 3 türk, 1 hint asıllı ingiliz ile düştük yollara. sanıyoruz ki barda bişiler yiyerek maç izlicez. açız çünkü. meğer meydana gidiyormuşuz! her yer kapalı,su yok, yiyecek yok. meydanda 5 dk dayanabildik. biz gidiyoruz dedik ve çıktık 3 türk. girdiğimiz her barda suyun tükenmiş olması bizi umutsuzluğa gark etmiş olsa da sonunda bi büfe bulduk ve su stoğu yaptık. yemişiz geleneksek yemekleri, açız biz! nidalarıyla mc donald's a sızdık ve karnımızı doyurduk. saat 10a gelirken ispanyollar iyice çıldırdığı için direk eve döndük. o gece 6ya kadar uyuyamadım ve 6ya kadar kutlamalar sürdü.

ertesi sabah okula gittik, sınavdı seviyeydi derken bi sürü türk olduğunu keşfettik. hatta ve hatta sınıfımda bile vardı! bu arada o gün eve döndüğümde evde 2 türk kız daha olduğunu öğrenmemle kesin olarak anlamıştım. benim burada türkçem gelişecekti :)

ilk hafta durgun geçti biraz. bunda en büyük etken benim derslerimin sabah, kızlarınkinin öğlen olmasıydı. sonraki hafta saatlerimi değiştirip ortak şeyler yapmaya başladık. ilk hafta 2 türk kızın son haftasıydı o yüzden gecelerimiz biraz yoğundu. hatta bi gece 5de geldim, 6 da uyudum sbah 9buçuk dersine gittim. gerisini siz düşünün. o hafta cumartesi toledoya gittik ve sanırım hiç eğlenmediğim kadar eğlenip doyasıya güldüm. sizi seviyorum Z. ve İ.!!!bu hemen hemen ilk hafta. biraz daha detaylı anlatım ve 2. hafta için diğer yazıyı bekleyiniz...


*odamdaki balkondan madrid :):)

0 insan evladı "Durun siz kardeşsiniz!" demiş: