25 Ağu 2010

nerde bu kız?

2 haftadır uğramamışım bile. sıcaktan, sıkıntıdan hal mi kaldı ey okur?
istanbula bile gittim ben bu sürede düşün ne zamandır yazmıyorum.
madrid part 2 yazıcam bi ara. ama kafa toplayamıyorum.
istanbula gelirsek, en tatlı haftasonlarımdan birini geçirdim... en yakınlarımla birlikteydim çok da mutluydum. ankarada yapıcak bi iş olmadığı için istanbul bana cennet.

baya olaylar da döndü ancak sanırım ki çözdüm. sıkıntılı bi süreç atlattık diyebilirim.
onun dışında istanbulda düşünmeye zaman yarattım, tek başıma fotoğraf çektim...
kısacık bi vapur yolculuğunun hayatıma etkisini çok acı şekilde öğrendim. ağlaya ağlaya binbir düşünceyi adam ettim kafamda. düşündüm... istanbulun neden hayatıma bu kadar etki ettiğini. içindeki insanların çok büyük yeri var ancak anladım ki ben o şehirde kimseyi görmesem dahi mutlu olurum.

yaşanabilecek duyguların çoğunu istanbulda yaşamışken bana en çok koyanı dönerken içime sıkıştırdığım hüzün. giderken ne kadar pır pır ediyosa kalbim, dönerken de bir o kadar yaralı. diyorum ya, illa birinin olmasına gerek yok. o şehir her şekilde bana güzel.
kadıköyde tek takılırken kulağımda çalan şarkıydı belki de beni o denli ağlatan... "beni hemen uyandır..." diyodu o ses. gerçekten biri beni hemen uyandırmalıydı. bi rüya olduğunu varsayarsam belki de bu kadar koymucaktı dönüşüm.

ama döndüm...

yeni yazımla, (önce istanbul postu sonra madrid) kendime gelmiş halimle karşınızda olucam yakında.


kulağımda çalan şarkı: mor ve ötesi - 23 idi. inanın önünüzde uzanmış bir deniz, kalkmak üzere olan bir vapur olunca çok koyan bir şarkı olabiliyor. o vapura atlayıp gitmek vardı... istanbulda kalmak vardı...

0 insan evladı "Durun siz kardeşsiniz!" demiş: